Güneş nasıl oluşmuştur?
Güneş her saniye ürettiği ve insan tarafından algılanması pek kolay olmayan boyutlardaki enerjinin “sadece 1/2.000.000’da biri dünyamıza ulaşmakta”, bu dahi dünya üzerinde aralarında insanoğlunun da bulunduğu canlıların yaşamı için yeterli olmaktadır. Dünya üzerindeki yaşamsal faaliyetlerin devamlılığı için muhtaç olduğumuz güneş, aslında dev bir Hidrojen topudur. Oluşum sürecinin ilk yıllarından itibaren muazzam derece yoğun bir kütleye sahip olan güneş, günümüzde adını verdiği Güneş sistemindeki toplam kütlenin de yaklaşık olarak %99’unu oluşturmaktadır. Sistem bünyesinde tüm diğer gözle görülen cisimlerinde toplam kütlesi, Güneş sisteminin kütlesinin %1’i dahi kadar değildir. Bu denli yoğun bir kütleye sahip olan güneşin oluşumu da dev bir kozmik olaydır. Güneşimizin toplam kütlesinin yaklaşık olarak %75’i Hidrojen, %24’ü Helyum ve geri kalan bölüm ise Demir, Kargon, Magnezyum, Kalsiyum gibi diğer elementlerden oluşmaktadır.
Güneşin oluşumuna yaklaşık olarak 4,5 milyar yıl önce başladığı düşünülmektedir. Teknolojik devrimle birlikte çok daha fazla imkana sahip olan astronomi ve uzay bilimleri sayesinde güneş ve güneş sistemine dair çok daha fazla bilgiye sahip olsak da, güneşin yaşı ve oluşumuyla ilgili sahip olunan bilgilerin de değişme ihtimali bulunduğu unutulmamaktadır. “Güneş nasıl oluşmuştur?” şeklindeki sorunlara verilen cevapların tamamı, elde olan bilgiler doğrultusunda geliştirilen en mantıklı “varsayımlardır”. 4,5 milyar yıl önce gerçekleştiği “tahmin edilen” bu olayda; hidrojen moleküllerinin meydana getirdiği dev bulutsuların kütleçekim sebebiyle birbirine daha fazla yaklaşması, gaz halde yoğun bir ortam oluşmasına neden olmuştur. Hidrojen moleküllerinin bir araya gelerek oluşturduğu bu yoğun bulut kütlenin etkisiyle çok hızlı bir biçimde kendi içine çökmüş, sonuç olarak da güneşimiz doğmuştur.
T tipi bir Tauri yıldızı olan güneşimiz, her ne kadar bizim için sarı olsa da aslında berrak beyaz renk bir ışık saçmaktadır. İçinde yaşadığımız atmosfer bizim güneşi sarı renkmiş gibi görmemize sebep olsa da, “üçüncü nesil” bir yıldız olan güneşin ışığı aslında oldukça parlak beyaz renktir. “Her saniyede” 4 milyon madde parçacığını nükleer füzyon sayesinde enerjiye dönüştüren güneşimizin yıldız haline dönüştüğü günden beri yaklaşık olarak 100 dünya kadar maddeyi enerjiye çevirdiği düşünülmektedir. Bir süpernovaya dönüşerek patlama evresine geçecek kadar kütleye “henüz” sahip olmayan güneşimizin evrensel değerler açısından bakıldığında genç bir Tauri yıldızı olduğu söylenebilir.
Önümüzdeki 5 milyar yıl içinde bu şekilde var olmaya devam edeceği düşünülen güneşin bu zamanın geçmesinin ardından bir kırmızı deve dönüşeceği süreç başlayacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki bu durum tüm orta kütleli yıldızlar için öngörülen bir senaryodur. Dış yüzeyi gaz olduğu için güneşin kayalardan oluşan gezegenler gibi belirgin bir dış sınırı bulunmamaktadır. Ancak güneş “hidrostatik denge” halinde olduğundan, zamanla büyüyüp küçülme gibi hareketlerde bulunmaz.