Abdülhakim Arvasi kimdir?
Osmanlı Devleti’nin son yıllarında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında yaşamış olup Seyyid ve Hüseyin kolundandır. Moğol istilâsından dolayı Irak’tan Doğu Anadolu’ya gelip yerleşmiş ve çok sayıda âlim yetiştirmiş bir aileye mensuptur. Adülhakim Arvasi Halife Mustafa Efendi’nin oğludur. 1860 yılında o zaman Van’a bağlı Başkale ilçesinde doğmuştur. Bazı resmi kayıtlarda doğum tarihi 1865 olarak görülmektedir Başkale’de iptidaiye ve rüşdiye mekteplerini bitirmiş olan Arvasi, Doğu Anadolu ve Irak’ın çeşitli beldelerindeki âlimlerden dersler almıştır. 1879 yılında Arvas’ta Nakşî şeyhi Seyyid Fehîm Arvâsî’nin öğrencisi olmuştur.
1934 yılında Soyadı Kanunu çıkarıldıktan sonra Abdülhakim Arvasi “Üçışık” soyadını almıştır. Gerek Osmanlı ve gerekse Cumhuriyet dönemlerinde çeşitli yerlerde hocalık yapmış, tasavvuf şeyhliğinde bulunmuştur.
Abdülhakim Arvasi’nin, soyu Abdülkadir-i Geylani (ra) hazretlerine kadar dayandırılmaktadır. Arvasi ilk derslerini babasından almıştır. Arvasi eğitim için daha sonra Irak’a gitmiştir. Burada bazı yerleri dolaşarak bazı alimlerden icazet almıştır. Eğitimini tamamlayıp Başkale’ye geri döndü.
Abdülhakim Arvasi, Başkale’ye döndükten sonra bir medrese inşa ettirmiştir. Kendisine miras kalan serveti harcayarak büyük bir kütüphane oluşturmuştur. Bu medresesinde yirmi yıla yakın süre boyunca dersler vermiştir.
Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Doğu Anadolu Ruslar tarafından işgal edilmiştir. Bu durumu fırsat bilen Ermenilerin silahlanıp Müslümanları katletmeleri üzerine bir çok aile yerini ve yurdunu terk etmiştir. Buradan ayrılanlardan biride Şeyh Abdülhakim, 150 kişiyi bulan ailesidir. İlk olarak Bağdat’a gidip yerleşmişlerdir.
Abdülhakim Arvasi, iki yıl kadar Musul’da kalmıştır. 1916-1918 arasında Ziybar kazâsı müftülüğünde bulunmuştur. Bağdat, İngilizler tarafından işgal edildiği için buraya yerleşmekten vazgeçmiştir. Ailesi ile birlikte Adana’ya gelmiş burasıda işgal edilince Eskişehir’e gitmiştir. 1919 yılında da İstanbul’a geçmiştir. Burada Kaşgari Dergahı şeyhliğine tayin edilmiştir. Sultan Vahdettin Arvasi’yi Medrese-i Mütehassisin’e müderris olarak tayin etmiştir.
1924-1928 yılları arasında Vefa Lisesi’ne din dersi öğretmenliği yapmıştır. 1925 yılında tekkeleri kapatan kanun gereği, Kaşgarî Dergâhı’nda ömür boyu oturmasına izin verilmiştir. 1924 yılında İstanbul vâizliğine tayin olunanan arvasi hazretleri İstanbul’da Ayasofya, Eyüp Sultan, Fatih, Bayezid, Kasımpaşa Câmi-i Kebir, Bakırköy Zuhuratbaba, Kadıköy Osman Ağa, Üsküdar Yeni Câmi ve Beyoğlu Ağa Câmii kürsülerinden uzun yıllar vaaz vermiştir. 1930’da yaş haddine rağmen vazifesi Bakanlar Kurulu kararıyla uzatılmıştır. 1931 yılında Menemen olayı nedeni ile Menemen’e götürülüp divan-ı harbe çıkarılmıştır. Beraat etmiş ise de, emekliye sevk olunmuştur. Câmi derslerini aralıksız fahrî olarak devam ettirmiştir.
Arvasi Beyoğlu’ndaki Ağa Camii ile Beyazıt Camilerinde bazı dersleri okutmuştur. 1943 yılının Eylül ayında sıkıyönetimin emriyle İzmir’e gönderilen Şeyh Abdülhakim Arvasi rahatsızlanmış ve hastalanmıştır. Buradan Ankara’ya getirilmiş. 27 Kasım 1943 yılında Ankara’da vefat etmiş ve Ankara’daki Bağlum Mezarlığına defnedilmiştir.
Risâle-i Nur’un giderek geniş bir kitle tarafından benimsenmesi ve çok sayıdaki talebeyi kendine bağlaması, bazı yöneticilerin değişik yollara başvurarak engellemeleriyle karşılaştı. Bir taraftan Üstad ve talebeleri hapse atılıp muhtelif işkencelere tabi tutulurken, diğer taraftan da bazı din adamları kullanılarak Risâle-i Nur’un önü kesilmeye çalışıldı. Risâle-i Nur ve Üstadı hakkında aleyhte konuşturulmak suretiyle davaya zarar verilmeye çalışıldı. Gizli komitenin amacı, bazı kimseleri, Risâle-i Nur’a karşı kışkırtmak, tenkit etmelerini sağlamak ve bu yolla yayılmasını engellemekti.
Şeyh Abdülhakim Arvasi , Rabıta-i Şerife ve Riyazü’t-tasavvufiye adlı eserleri yazmıştır. Birinci eseri Rabıta-i Şerife Necip Fazıl Kısakürek tarafından sadeleştirilerek yayımlanmıştır. Eserde rabıta ve uygulamasıyla ilgili bir takım bilgiler yeralmaktadır. Eserinde, Nakşibendi tarikatının adabı hakkındaki açıklamalara yer vermiştir. İkinci eseri Riyazü’t-tasavvufiye’de ise tasavvuf, tasavvuf tarihi ve kavramlarıyla ilgili bilgiler yer almaktadır. Bu eserini medresede hocalık yaptığı dönemlerde kaleme almıştır. Bu eser de birinci eseri gibi Necip Fazıl Kısakürek tarafından sadeleştirilerek “Tasavvuf Bahçeleri” adıyla yayımlanmıştır.
Eserleri
1. Râbıta-i Şerîfe
2. Er Riyâdü’t Tasavufiyye
3. Sefer-i Âhiret
4. Eshâb-i Kirâm
5. Ecdâd-ı Peygamberî
6. Namaz Risâlesi
7. Küfr ve Kebâir Risâlesi
8. Esmâ-yı Hüsna Şerhi
9. Nevevî’nin Hadîs-i Erbâîn Şerhi
10. Sevânihü’l-efkâr ve Sevâmihü’l-enzâr (Keşkül)
11. Mevlid Risâlesi