Ağız akıntısı neden olur?
Ağız akıntısı sorunu ağızdan salya akıntısının meydana gelmesi, ağzın dışına istemeden elde olmadan şekilde tükürüğün akmasıyla oluşur. Bunun olma nedeni ağız çevresinde olan kasların zayıflamış olmasından ya da kasların yeteri kadar gelişmemelerinden dolayı yaşanır. Tükürük salgısı ağızdaki tükürük bezleri tarafından üretilmektedir. Bu tükürük bezleri ağzın alt tarafında, yanaklarda ve ön dişlere yakın şekilde konumlanmış, toplam olarak altı tanedir. Normal olarak tükürük bezleri günlük 950 ml ile 1,9 ml arasında tükürük üretir. Bu üretim daha fazla olursa, bu salya şeklinde ağız akıntısı oluşmasına neden olabilir. Bu durumun olması yaşamın ilk iki yılında normal olarak kabul edilir. Bunun nedeni bebeklerde henüz 18-24 aylarında yutma ve ağız kaslarını kontrol etme yeteneğinin kazanılmasıdır. Daha çok bebeklerin diş çıkarma zamanında ağız akıntısı daha fazla görülmektedir. Bunun yanında serebral palsi tarzında olan nörolojik bozuklukları olan kişilerde ağız akıntısı sorununu yaşayabilir.
Toplumda daha çok geceleri olan ağız akıntısı sorunu daha fazla görülür. Bu tür ağız akıntısı çocukluk çağından başlayarak, yetişkinlik dönemine kadar her yaştan kişiyi etkileyebilir ve oluşumu farklı nedenlere dayanabilir. Kişiler rahat nefes alamadığında, uykuda ağız açık kaldığında, salya akıntısı meydana gelir. Bu etkenler salya akıntısına sebep olduğu gibi, ağız açık olduğu için buradan vücuda bakteri girmesine zemin hazırlanır ve vücutta enfeksiyonların oluşumu daha fazla olur.
Ağız akıntısı sebepleri
Ağız akıntısı insanlarda tıbbi bir sorundan, gelişme geriliği ya da bazı ilaçların kullanılması gibi sebeplerden dolayı oluşabilir. Kısaca ağızda tükürük üretimine, yutma zorluğunun oluşumuna ya da kasların kontrolünü engelleyecek olan her türlü faktör ağız akıntısına sebep olabilir.
Dudakları ve dilde olan kas kontrolünü etkileyen, buna bağlı olarak salya akıntısına sebep olabilen faktörlerin başında, serebral palsi, inme hastalığı, parkinson hastalığı, multipl skleroz MS gibi çeşitli rahatsızlıklar gelir. Bunun yanı sıra alerjiler, hamilelik, reflü, sitler nedeniyle mide ekşimesi, tonsil ve sinüs enfeksiyonu gibi çeşitli boğaz enfeksiyonları da ağız akıntısının nedenleri arasında kabul edilir.
Ağız akıntısı açısından risk kabul edilen etkenler
Yaş: Ağız akıntısı kişilerde doğumla birlikte başlar ve bebeklerde 3-6 ay içinde en üst seviyeye ulaşır.
Nörolojik bozukluklar: Kişinin yüz kaslarının kontrolünü azaltacak nörolojik bir rahatsızlık bulunursa, ağız akıntısı riski daha yüksek olur.
Diyet: Beslenme sırasında asidik içeriği yüksek olan yiyeceklerin tüketilmesi, ağız akıntısı riskini yükseltir.
Tıbbi durumlar: Ağız içinde tükürük miktarını arttıran boğaz enfeksiyonları, hamilelik gibi etkenler, alerjiler, sinüzit, tümör oluşumları olursa, salya akıntısı riski yüksektir.
Ağız akıntısı tedavi edilmeli midir?
Ağız akıntısı her zaman tedavi edilmemektedir. Özellikle dört yaş altındaki çocuklarda ya da uykuda ağız akıntısı sorunu olan kişilerde tedavi önerilmemektedir. Salya akıntısının şiddetli olması halinde tedavi edilmesi tavsiye edilir. Ağızdan akan salya giysilerin üzerine kadar akıyorsa, günlük aktiviteleri aksatıyorsa, kişinin sosyal sorunlar yaşamasına sebep olduğu için tedavi edilmelidir. Ağız akıntısı ayrıca kişilerde ciğerlere tükürük kaçması ve dolayısıyla pnömani oluşumuna neden olabilir.
Tedavi yapılırken konuşma ve mesleki terapistler hastalarda dudakların kapanmasını ve yutmayı geliştirebilecek pozisyon almayı, postür kontrolü sağlamaya yardımcı olmaktadır. Ayrıca diyet içeriğinde asidik besin miktarının ayarlanması için, hastanın diyetisyene yönlendirilmesi söz konusu olabilir.
Hastanın tedavisi içinde ağzına yerleştirilen özel cihazla dudakların kapanmasına destek olunur. Hastada belli miktarda yutma kontrolü bulunuyorsa, uygulanan tedavi ağız akıntısında çok faydalı etkiler yapar. Ayrıca hastalara tükürük üretimini kontrol altına alan bazı ilaçlar verilerek, tedaviye destek olunur. Bu sorun için uygulanan botoks enjeksiyonları hastalarda yüz kasları sıkıştırılır ve ağız akıntısı azaltılabilir. Tedavide cerrahi girişimler tercih edildiğinde, salyanın ağızdan akmasını önleyebilecek biçimde tükürük bezleri ağzın arka tarafına yönlendirilir ya da tükürük bezlerinin tamamı alınabilir.