Ağız kuruluğu halsizlik etkisi yapar mı?
Ağız kuruluğu çok sayıda hastalığın bir belirtisi olarak ortaya çıkmakta ve kişide halsizlik etkisi gösterebilmektedir. İnsanların çoğunluğu bazı dönemlerde yaşadıkları ağız kuruluğu, giderebilmek için ağzını suyla çalkalama gibi yollara başvurur. Ağızda yanakların içlerinde, çenenin altı ve dil altında yer alan tükürük bezlerinin salgıladığı tükürük, aynı zamanda vücudu mikroorganizmalara karşı koruma görevini de üstlenir. Gıda olarak alınan nişastalı maddelerin sindirimi ağızda başlar. Normal sağlıklı bir kişi günde 1000 mililitre tükürük salgılar, bazılarında ise bu oran 1500 mililitreye kadar yükselir. Tükürük salgısının içinde olan iyonlar bakterilerin içine girerek, onları yok eder. Enzimlerde bakterileri yok eder, besin artıklarını sindirerek, temizler. Bunun yanında bakterilerin gıda desteğini önlerler. Bu yaptıklarıyla aç kalmalarını sağlayarak, yok olmalarına neden olurlar. Tükürük salgısında olan antikorlarda bakterilere saldırıp yok etme görevini üstlenmiştir. Tükürük salgısının yeteri kadar olmaması durumunda, ağız içinde sıkça ülserler meydana gelir, bunlar iltihaplanıp diş çürüklerine sebep olur. Tükürük bezlerinin kontrol edilmesini beyin sapı üstlenir. Burada olan iştah merkezinde tükürük salgısının verdiği tepkiler düzenlenir. Tükürük salgısı mide ve bağırsaklarda olan tahriş edici hastalıkları önleyici etki yapar. Ağız kuruluğu olan kişilerde mide sorunlarının daha sık yaşanmasının bir sebebi de bu etkidir.
Ağız kuruluğunun genel sebepleri
Depresyon için kullanılan ilaçlar, antihistaminik ilaçlar, ağrı kesiciler, burun açıcılar ve tansiyon ilaçları gibi çok sayıdaki ilacın yan etkisi, diyabet hastalığı, parkinson, kanser hastalığı için uygulanan radyasyon tedavisi, AIDS, HIV gibi hastalıklar ağız kuruluğu nedenleri arasında yer alır. Tükürük bezlerinin gördüğü zararla birlikte tükürük salgısında azalma ya da kaybın olmasına sebep neden olurlar. Bazı hastalıkların tükürük salgısını kalınlaştırdığından, yine ağız kuruluğu sorunu yaşanabilir. Menopoz döneminde olan hormon dengesizliği, alkol ve sigara kullanma alışkanlığı da, ağız kuruluğu sebepleri arasındadır.
Şeker hastalığı ve romatizmada ağız kuruluğu
Şeker hastalığı ağız kuruluğuna neden olan en önemli hastalıklardan birisidir. Bu belirtinin yanında hastalarda fazla miktarda su içme, sık idrara çıkma, kanda ve idrarda şeker oranının yükselmesiyle kendini göstermektedir. Romatoid artrit olarak bilinen romatizmanın bir alt türü de eklem ağrılarıyla birlikte ağız kuruluğu ve gözyaşı salgısının olmamasıyla karakterizedir. Bu hastalıklarda ağız kuruluğu etkisinin olmasıyla kişide halsizlik, yorgunluk ve bitkinlik gibi etkiler yapar.
Zehirli guatr hastalığında ağız kuruluğu
Hastaların iştah artışı olmasına rağmen, belirgin şekilde kilo kaybı yaşaması, sinirli olması, ağız kuruluğu, bitkinlik, halsizlik, yorgunluk, erken yorulma, nefes darlığı çekilmesi, cinsel isteksizlik olması gibi belirtilerle görülen zehirli guatr, tedavisinin ihmal edilmemesi gerekir. Şeker hastalarını zehirli guatr etkisi altına alırsa, ortaya çıkan belirtiler daha yoğun bir şekilde yaşanır. Hastalık ilaçlarla tedavi edilirse, ağız kuruluğu ve halsizlik etkilerinin yanında, diğer belirtilerde ortadan kalkabilir.
Ağız kuruluğunda tedavi
Rahatsızlığın teşhisi yapılarak, altında yatan sebebe uygun bir tedavi yolu belirlenir. Buna neden olabilecek ilaçların kullanımı azaltılır, gerekirse bu ilaçlar kesilir. Ağızdan nefes almaya sebep olacak rahatsızlıklarda, hastaya KBB uzmanı tarafından uygun tedavi uygulanır. Ağız ve diş sağlığının sağlanması için gereken önlemler alınır, çürük dişler ve dolgu sorunları giderilir. Hastanın şeker, ishal gibi rahatsızlıkları varsa, vücutta su ve tuz dengesinin sağlanması gerekir. Ağızda kuruluğun kontrolü için, sıvı alımına dikkat edilmelidir. Sigara içmek, alkol kullanmak gibi alışkanlıklarından uzaklaşması gerekir. Acı ve baharatlı besinlerden kaçınmak uygundur. Kafeinli ve şekerli gıdalarda tüketilmemelidir. Bunlar koruyucu ve ağız kuruluğunun zararlarını azaltacak tedbirlerdir. Mutlaka ağız kuruluğuna sebep olan hastalıklar belirlenerek, uygun bir tedavi uygulanmalıdır.