Ahmed Yesevi kimdir?
Tarihte bilinen ilk büyük Türk mutasavvıfı olarak bilinen ve asıl ismi Ahmed bin İbrahim bin İlyas Yesevî olan Ahmed Yesevi, Yesevilik ismi verilen tasavvufi tarikatın kurucusudur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber tahmini 1093 yılında Türkistan’ın Yesi şehrine bağlı Sayram’da doğmuş ve 1166 tarihinde vefat etmiştir. Babası Sayram’ın büyük ve o zamanda meşhur mutasavvıflarından ve Hanefi alimlerinden olan İbrahim Ata, annesi Musa Şeyhin kızı olan Ayşe Hatun’dur. Daha çok küçük yaşta iken annesini, daha sonra babasını kaybetmiş olan Ahmed Yesevi ablası Gevher fiehnazın yanında kalmıştır. İlk eğitimini babasından alan ve babasının vefatından sonra, manevî eğitimini Yesi şehrinde bulunan ve devrin meşhur mutasavvıfı olan Arslan Baba denen büyük bir zattan almıştır. Daha sonra eğitimini tamamlamak amacı ile Buhara’ya giderek Yusuf Hemedani’nin yanında eksik olan manevi eğitimini tamamlamıştır. Yusuf Hemedani vefat etmesi üzerine tarihi olarak 1160 yılında halife olmuştur. Bir süre burada irşad vazifesini yaptıktan sonra doğduğu şehir olan Yesi’ye dönerek, hayatının kalan kısmını insanlara irşat ve tebliğde bulunarak geçirmiştir. Rivayetlere göre Ahmed Yesevi Hazretleri altmış üç yaşına geldiğinde tekkesinin avlusunda yer altında kazdırdığı çilehaneye girmiş ve kalan ömrünü burada ibadetle geçirmiştir.
Orta Asya’da Hazret-i Türkistan namıyla da meşhur olan Hace Ahmed Yesevi, Kuran’dan aldığı tasavvufi mesleğinin ve meşrebinin insanlara sunduğu hizmet tarzı ve öğretileri ile birçok tarikatı etkilediği gibi Nakşibendi ile Bektaşi Tarikatı’nın da bir hayli derinden etkilemiş olan tarihte bulunan büyük manevi zatlardan biridir. Bundan da alınabileceği gibi Anadolu’ya ve Türklerin manevî hayatına asırlarca hükmetmiştir. Yetiştirdiği ve icazet verdiği talebelerini Anadolu’ya göndererek Anadolu insanının manevi hayatına yön vermiştir. Ayrıca tarihte Türk halk sufilik geleneğinin mimarı olarak kabul edilen Ahmed Yesevi, hocası Arslan Baba’dan teslim aldığı emaneti, bulunduğu dönemdeki insanlara aktarmış aynı zamanda kutsal emaneti yanında yetişen ve tarihte önemli izler bırakan Horasan Erenleriyle dünyanın dört bir tarafına ulaştırmıştır. Dilimizin zenginleşmesinde ve gelişmesinde önemli rol oynayan Türk dilini kullanarak yazdığı hikmetleriyle dilimize büyük katkıları olmuştur.
En büyük özelliklerinden birisi, bulunduğu dönem itibari ile kendilerini medreselerine hapseden diğer Alimler gibi yapmayıp, Kuran hakikatlarını yerli halka ve göçebe yaşayan köylülere, onların anlayabilecekleri lisan ile ve alıştıkları yöntem ve tarzlarını kullanarak anlatmaya çalışmıştır. Ayrıca yazdığı eserleri Türkçe olarak telif etmiştir.
En büyük eseri Divan-ı Hikmet adındaki şiir kitabıdır. Bu kitapta, Türk tasavvuf edebiyatını derinden etkileyen ve bundaki şiirlerden ilham alınarak yazılan divan şiirlerinin çok önemli ve bilinen en eski örneklerini içermektedir. İkinci en önemli kitaplarından Akaid adında itikada dair olan kitabıdır. Bu kitapta ise İslam’ın temel esaslarının yer aldığı mühim bir eseridir. Kendisi tarafından yazıldığı söylenilen fakat talebeleri tarafından yazılan Fakrname kitabıdır.
Ahmet Yesevi’nin müridleri ve takipçileri vefatından sonra da Anadolu’ya gelerek Yesevi tarikatını yaymaya çalışmışlardır.