Akhisar neresidir?
Akhisar Manisa ilimize bağlı olan, tarihte M.Ö. 14. yüzyılda Amazon karargâhı olarak kurulmuş zeytinleriyle tanınan şirin bir ilçemizdir. Tarihte Tyatirin olarak adlandırılan ilçe, daha sonradan farklı isimlerle de anılmıştır. Geçmişte Hititler, Romalılar, Lidyalılar, Akadlar ve Saruhanlıların egemenliğinde kalmış, 1390 yılında Osmanlı egemenliğine girmiştir. Daha çok Lidyalılar döneminde zenginliğiyle ilgi çeken önemli bir yerleşim yeri haline gelmiştir. Bizanslılar zamanında Konstantin’in ilçeden sürmüş olduğu Tyeder tarafından, günümüzde bulunan hastane ve istasyonun arasına beyaz bir kale yaptırması ile adı Aspro-Kastro olarak değişen ilçe, bu adın Türkçeleştirilmesi ile Akhisar adını almıştır.
İzmir İstanbul karayolu üzerindeki bu şirin ilçe, Manisa, İzmir ve Balıkesir illerimize de oldukça yakındır. Uzun bir dönem tütün üretimi ile tanınmış olsa da, son yıllarda ilçede zeytin üretimine daha fazla ağırlık verilmiştir. Zeytinlerinde olan kalite ülkemizin sınırları dışına kadar ulaşmıştır. Tarih ve kültürel zenginliklerinin yanında, doğal güzellikleriyle de, ön plandaki ilçede, ziyaret etmenize değer ilginizi çekecek yerler vardır. Sizler için bunları araştırdık
TEPE MEZARLIĞI VE THYATEİRA ANTİK KENTİ: İlçenin sınırlarındaki antik kentin merkezindeki Tepe Mezarlığı, 1968-1971 yıllarındaki kazı çalışmaları ile gün ışığına çıkarılmıştır. İlçedeki devlet hastanesine yakın yerdeki bu kalıntılar, kutsal bir alan kabul edilmiş ve çok sayıda yabancı ziyaretçi tarafından ilgi görmektedir. Bazalika tarzındaki eser, oldukça eski tarihlere dayalı görkemli kalıntılarıyla dikkat çekicidir. İlçedeki en önemli tarihi eser kapsamındaki bu kalıntılardan 2-4. yüzyıllardan kalan portico, 5-6. yüzyıllardan kalmış absidal plana sahip olan yapının parçaları ortaya çıkarılmıştır. Romalılardan kaldığı belirlenen portico sütunlu caddeleri ve apsisli yapısıysa, dinsel işlevi olmayan bazilikayı temsil eder. Yapılan kazılar, ilçedeki ilk bilimsel kazılardır. Tepe mezarlığında bulunmuş sikkelerin ve yazıtların incelenmesi hala devam etmektedir.
Burada bulunan sikkeler bronzdan yapılmış Bergama Krallığına ait olan tarihteki ilk sikkeler olma özelliğindedir. Araştırmalara göre, Lidyalıların tarihte ilk parayı kullanmalarının büyük bir olasılıkla bu bölgede gerçekleştiğini göstermektedir. Sikkelerdeki izlenimlere göre, burasının tarihte spor karşılaşmalarının yapıldığı bir bölge olduğunu göstermektedir. Bu sikkelerden anlaşılana göre, ilçenin İzmir ve Bergama arasındaki ekonomik bağlantısının olduğu gözlenmiştir. Bölgeden toplanmış olan antik kent kalıntıları Tepe mezarlığına konularak belediye tarafından koruma altına alınmış. Kent meydanındaki antik kent kalıntıları arasında olan, küp şeklinde mermer sunak taşında olan bereket sembolü motifler ve koçbaşları, Roma döneminden kalan kent kalıntıları arasındadır. İlçeyi ziyaret edecekseniz bunları görmelisiniz.
KHLİARA KÖYÜ (GÜRDÜKKALE): Akhisar’ın 11 km. kuzeyinde bulunan Su deliği bölgesinde 50 metre yüksekliğinde olan tepedeki antik kent Khliara köyü Lycos nehrinden itibaren Gökçeahmet köyüne kadar gider. Bu tarihi köyün M.S. 13. yüzyılda günümüzdeki adlarıyla Medar (Meterion) ve Zeytinliova (Hermokapeleia ) yerleşim yerlerine taşınarak terk edildiği düşünülür. Bizans döneminden kalıntılar olan ören yeri, günümüzde mesire alanı olarak ta kullanılır.
HİERAKOME KENTİ (BEYOBA): İlçede 19 km. güney batısındaki Beyoba beldesi civarındaki Hierakome antik kenti, tarihi dönemlerde büyük bir Artemis Tapınağına sahip bir dini merkez olarak dikkat çekmektedir. Romalılar zamanında Hierokaisareia olarak değişen adıyla bu antik kentten çıkarılan sikkeler, yazıtlar ve höyükler vardır.
PLATEİA PETRA (ŞAHİNKAYA): İlçe ve Gördes arasındaki büyük bir kaya kütlesinin üzerinde, antik çağlar ile Orta Çağ dönemine ait kalıntılar vardır. Burası stratejik konumuyla, Akhisar ve Bergama ovalarını geçmişte Lidya bölgesini kontrol etmiştir. Bölgenin yerleşim sistemine göre, burasının geçmişte askeri bir karakol olarak kullanıldığını düşünülmektedir. Yukarıdaki kaya kütlesine 3050 basamağı olan merdivenle ulaşılır. Kayaların olduğu yerde Bizans ve Helenistik döneme ait olan kalıntılar, surlar, sütun ve şahin yuvaları vardır.
HÖYÜK VE KAYA MEZARLARI: İlçeyle Gölmarmara yolunun üzerindeki bölgede antik çağdan kalan höyük ve mezarların Lidya ve Frigyalılar tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Çoğunlukla tek odalı yapılan mezarların yanındaki, kayalara oyulmuş kaya mezarları da bulunmaktadır. Bu mezarlardan başka ilçedeki Beyoba Süleymanlı, Eroğlu ve Mecidiye köylerinde de böyle mezarlar vardır.
ULU CAMİ: İlçedeki en eski olan camisi olarak gösterilir. Burası Bizans döneminde Pagan tapınağından kiliseye çevrilmiştir. Saruhanlıların 15. Yüzyılda camiye çevirdiği yapı, Akhisar’da olan Hıristiyanlığa ait yedi kiliseden birisi olma özelliğini taşıyan tarihi bina olması muhtemeldir.
SASA BEY (SESE) HAMAMI: Hastane höyüğünden 200 metre doğuda kalan eser, erkekler ve kadınlar için ayrı bölümlere sahiptir. 15. Yüzyıldan kalma olduğu düşünülen yapının, günümüzde erkekler tarafı faal olarak çalışır.
PAŞA CAMİİ VE HAMAMI: İlçede Paşa mahallesindeki Tahtakale semtindeki yapı, önemli bir Osmanlı eseridir. 15. yüzyılda yaşamış Sarı Ahmet Paşa’dan adını olmış olan eser, 1469 senesinde inşa edilmiştir. Caminin etrafındaki büyük çınar ağaçları, işlek cadde ve çarşı oldukça hareketlidir. Evliya Çelebiyi bile etkileyen bu eserin buraya gidenler tarafından görülmesi gerekir. Binadaki hamam bölümü hala kullanılmaktadır.
ŞEYH İSA TÜRBESİ: Şeyhisa mahallesindeki caminin içinde olan türbe, ilçenin düşünürüne ait bir türbedir. 16. Yüzyılda yapılmış olan türbenin içinde olduğu cami ise, 20. Yüzyılda inşa edilmiştir.
AYNALI CAMİ: Osmanlı eseri olan bu cami, 16. yüzyılda inşa edilmiştir. 1958 senesinde restore edilmiş olan caminin bahçesindeki sütunlar ve yapı taşları buradaki antik bir binaya işaret eder. Cami bahçesinde olan Türk taş oymacılığına ait örneklerin olduğu mezar taşlarını görmek gerekir.
ZEYNELZADE KÜTÜPHANESİ VE HASHOCA CAMİ: 1798 senesinde Zeynelzade ailesinin inşa ettiği kütüphanenin içinde, 1805 yılında yapılan kayıtlara göre 923 cilt el yazma eser vardır. Hashoca camisinin yakınındaki kütüphane daha sonradan, ilçenin merkez parkının olduğu yere taşınmıştır.
YAHUDİ MAŞATLIĞI: İlçe güneyde olan Reşat Bey mezarlığının ilerisindeki 673 m2 alanı olan maşatlıkta, yapılmış tahribatlar nedeniyle az sayıda İbranice yazlı mezar taşı kalmıştır.