Ali Kuşçu kimdir?
Asıl adı Ali Bin Muhammed olan Ali Kuşçu, on beşinci yüzyılda yaşamış Semerkant’ta doğmuş ve yetişmiş olan çok önemli bir astronomi ve matematik alimidir. Kuşçu lakabı babasının Timur’un 1369-1405 yılları arasında torunu olan Uluğ Beyin doğancıbaşısı olduğu için bu lakabı almıştır. Semerkant’ta bulunduğu dönemlerde eğitimini tarihte önemli simalardan olan Uluğ Bey, Kadızade-i Rumi ve Gıyasuddin Cemşid el-Kaşi gibi önemli alimlerden astronomi ve matematik dersleri almıştır. Bu dönem içerisinde eğitimini tamamlamak amacıyla hocasından habersiz olarak bir ara Kirman’a gitmiştir. Kirman’da bulunduğu dönem içerisinde Hall el-Eşkal el-Kamer adlı bir risale telif ederek Semerkant’a dönmüştür. Hocası Uluğ Bey, bu gidişinden çok rahatsız olsa da yazdığı eseri okununca Ali Kuşçu’yu çok takdir etmiştir.
Ali Kuşçu Semerkant’a dönüşünden sonra önemli hocalarından olan Kadızade-i Rumi kısa bir süre sonra vefat eder. Bunun üzerine onun müdür olduğu Semerkant gözlemevinin başına geçer. Bu gözlemevinin tamamlanmasında Uluğ Bey’e yardımcı olur. Bir süre sonra Uluğ Beyin de vefatı üzerine Semerkant’dan ayrılarak Akkoyunlu hükümdarı olan Uzun Hasan’ın yanına gitmiştir. Daha sonra Osmanlı ile Akkoyunlu arasında anlaşma yapılması için Uzun Hasan elçi olarak Fatih Sultan Mehmet’e Ali Kuşçu’yu gönderir. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet bilim adamlarının değerini bilen bir padişah olduğu için Ali Kuşçu’ya İstanbul’da kalıp bilimsel çalışmalarında devam etmesi için teklifte bulunur. Ali Kuşçu’da bu teklifi kabul eder. Elçilik görevini tamamladıktan sonra tekrar İstanbul’a döner. İstanbul sınırında Fatih Sultan Mehmet ve önemli şahsiyetlerden oluşan bir heyet tarafından özel bir karşılanma töreni yapılır. Tarihe damgasını vuran çalışmaları bu dönemden itibaren başlar. İlk vazife yeri olarak Ayasofya’ya müderrisi olarak atanarak, Fatih Külliyesi programının hazırlanmasını yapar. Ayrıca bu külliyede matematik ve astronomi dersleri de vermeye başlar.
Ali Kuşçu’nun medresede verdiği astronomi ve matematik dersleri çok rağbet görmüş ve medreselere matematik ilminin girmesinde büyük bir rolü olmuştur. Medresede verdiği bu dersler İstanbul’da önemli bilim adamları ve dönemim alimleri tarafından takip edilmiştir. Hatta Osmanlı devletinin önemli matematikçilerinden olan Sinan Paşa, bir talebesi aracılığıyla Ali Kuşçu’nun matematik derslerini takip etmiştir. Yaptığı önemli çalışmalar içerisinde İstanbul’un enlem-boylamının ölçülmesi ve bazı güneş saatleri icat etmesidir.
Ali kuşçunun bu dönemde yaptığı faaliyetlerini ve ilimdeki çalışmalarının neticesi bir sonraki yüzyılda meyvelerini vermeye başlamıştır.
Ali kuşçunun matematik ve astronomi alanında iki önemli eseri bulunmaktadır. Biri astronomi alanındaki Fethiye adlı eseridir. Bu eser, Fatih Sultan Mehmet Otlukbeli savaşından sonra takdim edildiği için bu isim verilmiştir. Bu eserin içeriği ise, gezegenleri ve gezegenlerin hareketleri, yer şekilleri, yedi iklim ve yerin gezegenlere uzaklığı hakkında olarak üç bölümden oluşan bir kitaptır. Bu kitap daha çok medreselerde okutulmak için yazılmış bir eserdir. Diğer bir önemli eseri ise matematik alanında yazdığı Muhammediye isimli kitabıdır. Bu kitabı Sultân Fatih’e atfen yazdığı için bu ismi vermiştir.
Diğer eserleri şöyledir: Şerh-i Tici Uluğ Bey (astronomi), Risale-i fi’l Fethiye (astronomi, Risale-i fi’l Hey’e adlı eserinin Arapçasıdır), Unkud-üz-Zevahir fi Man-ül-Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım), Et-Tezkire fî Âlâti’r-Ruhâniyye