Anti aging nedir, yararı var mıdır?
İnsanoğlunun yaradılıştan sahip olduğu içgüdülerin belki de en kuvvetli olanı “hayatta kalma”, yalnızca tehlike anlarında vücudun verdiği tepkiler ile yaşamın devam etmesi için gösterilen tepkilerle ilgili bir kavram değildir. Anti aging uygulamalarının devreye girdiği bu konu, aslında her insanın “her zaman ve her koşulda” hayatta kalmak istemesi yani hayatını sonsuza dek sürdürmek istemesiyle ilgilidir. Popüler kültür için her insanın ilgisini çeken bir konu haline gelen anti aging, modern bilimin bir “rating” malzemesi haline getirilmesi ile insanoğluna sonsuz yaşam vaat edilmesine kadar uzanan oldukça geniş bir içeriği kapsamaktadır. Yaşlanmaktan ebediyen kurtulma, uzun ve belki de sonsuza dek yaşama insanların zihninde gerçek olabilecek bir fikirmiş gibi algılanmaya başladı.
Kozmetik ve medikal uygulamalar başlığı altında incelenen anti aging uygulamaları, “yaşam kalitesinin arttırılması” olarak algılanmanın çok ötesine taşınmış ve günümüzde yüzlerce yıl yaşamakla ilgili bir kavram haline dönüşmüştür. Modern bilimin her geçen gün insan yaşamının gizemlerini çözdüğüne dair bir algı oluşturulması, pek çok insanın yakın gelecekte hastalıkların ortadan kalkacağı ve her insanın yaşlanmadan yüzlerce yıl yaşayacağını düşünmesini sağlamıştır. Kemiklerden kas sistemine, sinir sisteminden beyin hücrelerine kadar vücudun tamamen yenilenmesi veya eskimeyen hücreler ile değiştirilmesi ile insanoğlunun yüzlerce yıl boyunca yaşayacağı düşünülür hale gelmiştir. Anti aging insanın sağlıklı bir şekilde yaşlanması olarak algılanmanın çok ötesinde ve bir hayli iddialı kavramlarla ilişkilendirilmeye başlamıştır.
Kişinin 60 yaşına geldiğinde 3-4 tane kronik ve yaşamını doğrudan etkileyen hastalığa sahip olması ile önemli sayılabilecek ciddi bir probleminin olmaması arasındaki fark, yaşam kalitesinin kast ettiği manayı içerir. 60 ya da 70 yaşına geldiğinde yerinden dahi kalkacak gücü olmamaktansa bu yaşlarda “yaşın gerektirdiği koşullar” haricinde önemli bir kronik hastalığa sahip olmamak, her insanın önceliği olmalıdır. Anti aging uygulamaları aslında kişinin yaşlandığında da rahatça dolaşabilmesi, “zihinsel faaliyetleri gerektiği gibi kullanabilmesi” ve her gün avuç dolusu ilaçlar içmek zorunda olmamasıyla ilgilidir. İyi beslenmekten düzenli egzersiz yapmaya birçok farklı bileşenin etkili olduğu anti aging kavramı ne yazık ki günümüz insanları tarafından birkaç “mucize zannedilen” kozmetik ya da doğal içerikli ürünün kullanılması olarak algılanmaktadır.
Günümüz insanları satın aldıkları bir yüz kremi ile 60 yaşına geldiğinde 30 yaşında görünmek veya aldıkları bir hap ile 70 yaşına geldiğinde çocuk yapabilmek istemektedir. Anti aging kavramının tamamen yanlış yere yönlendirilmesi ile kavram karmaşası daha da artarken, insanların rasyonel hayaller peşinde koşması gerekmektedir. Şüphesiz bilimsel araştırmalar sonuna kadar desteklenmeli ve insan yaşamı üzerinde olumlu olacak çalışmaların daha da derinleştirilmesi önemlidir. Ancak tüm bunlar olurken gerçekten küçücük bir hap ya da bir avuç içi kadar büyüklüğü dahi olmayan bir krem ile “şapkadan tavşan çıkmasını beklemek” ve üstelik tüm bu beklenti içine tamamen sağlıksız bir yaşam sürdürürken girmek, büyük hayal kırıklıklarından başka bir şey getirmeyecektir.