Aplastik anemi nedir?
Aplastik anemi nadirde olsa rastlanan bir kan hastalığıdır. Kemik iliğinin yeni hücreler üretememesi veya yeterince hücre üretememesinden dolayı oluşur. Yeni dokuları üretme konusunda başarısız olma anlamındaki aplastik, kemik iliğinin görevini tam anlamıyla yapamamasını anlatır. Aneminin kelime anlamı kan hücrelerinin sayısının olması gereken sayıdan daha az sayıda olmasıdır. Yapılan ölçümlerde aplastik anemi hastalarının üç kan hücresi sayımı da normal seviyeden daha düşük çıkar. Bu kan hücresi sayımları; eritrosit, lökosit ve trombosit sayımlarıdır. Aplastik anemi, her yaştan insanda görülebilir.
Aplastik anemi nedenleri nelerdir?
Vücudun ihtiyacı olan bütün kan hücreleri kemik iliğinde üretilir ve hepsinin birer görevi vardır. Alyuvarlar, vücuda oksijen taşınmasına yardımcı olur. Akyuvarlar, vücudun enfeksiyonlara karşı korunması görevinde rol oynar. Plateletler, kanamanın kontrol altında tutulmasını sağlar. Kan hücreleri belli bir süre hayatta kaldığından dolayı işlevlerin düzenli olarak devam etmesi için yeni hücre üretiminin sürekli olması gerekmektedir. Aplastik anemi hastalarında kan hücrelerinin üretim oranı normalden daha azdır. Hastalığın ilerlemiş aşamalarında ise kemik iliğinde kan hücresi üretimi tamamen durabilir. Doktorlar bu hastalığın sebebini tam olarak açıklayamıyor. Bu hastalık aplastik anemi hastalarının bir bölümünde Fanconi anemisinde olduğu gibi genetik bozukluktan dolayı ortaya çıkar. Bazı hastalarda ise aplastik aneminin otoimmün bir hastalık olduğuna dair belirtiler vardır. Bu, bağışıklık sisteminin insan vücuduna saldırısı olarak açıklanabilir. Bağışıklık sisteminin hastanın kemik iliğine saldırması sebebiyle kemik iliği yeterince kan hücresi üretemez.
Aplastik anemi semptomları
Semptomlar kan hücresi sayısının düşük olmasından dolayı oluşur. Oluşan semptomların şiddeti, kişinin kemik iliğinin ürettiği kan hücrelerinin sayısına bağlıdır.
- Alyuvar sayısı düşük olan hastalarda yorgunluk hissi oluşur. Bunun yanında kişi kendini zayıf hisseder, nefessiz kalır ve solgun bir görünüme bürünür.
- Akyuvar sayısı düşük olan hastalarda enfeksiyonlar şiddetli bir biçimde seyreder ve sık sık meydana gelir.
- Platelet sayısı düşük olan hastalarda ise kanamalar daha kolay olur ve zor durdurulur. Bunların dışında cilt altında kızarıklık olur ve ciltte kırmızı noktalar oluşur.
Orta derecede aplastik anemisi olan hastalarda yukarıdaki semptomlar daha hafif şiddette seyreder. Ağır derecedeki vakalarda oluşan semptomlar ise insanın yaşamını tehdit edici şiddette ilerler.
Aplastik anemi tanısı nasıl konur?
Aplastik anemi hastalığının tanısını koymak için hastadan kan ve kemik iliği örnekleri alınır. Teşhis konulması için alınan örneklerde kandaki alyuvar, platelet ve akyuvar sayılarının düşük çıkması gerekir. Kemik iliğinden alınabilecek iki çeşit örnek vardır. Bunlardan biri kemik iliği aspirasyonudur. Bunda iğne kullanılarak az miktarda sıvı kemik iliği alınmaktadır. Diğeri ise kemik iliği biyopsisidir. Bunda ise özel bir iğne yardımıyla tam kemik iliği parçası alınmaktadır. Bu örnekler genellikle kalça kemiğinin arka kısmından alınarak yapılır. Bu hastalıkta ilik örneklerinde hücre sayısında düşüklük gözlenir. İzlenen bu hücreler normaldir. Bu gözlemlere dayanarak hastalığın şiddet derecesi belirlenir ve orta, şiddetli ya da çok şiddetli aplastik anemi tanısı konur.
Aplastik anemi tedavisi nasıl yapılır?
Hastaların durumuna ve hastalığın şiddet derecesine göre farklı tedavi seçenekleri uygulanabilir. Hastalara uygulanan iki standart tedavi vardır. Bunlar; bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi ve transplantasyondur. Bu tedavilerin potansiyel riskleri de vardır. Transplantasyon tedavisinden sonra insanın yaşamını tehdit edici bazı yan etkiler olabilir. Ama bu tedavi yöntemi hastalarda uzun dönemde iyileşme gösterebilir. Bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavide ise kısa süreli yan etkiler meydana gelir. Burada uzun vadeli tedavi yapılması gereklidir. Bu yapılan tedavilerin uzun sürede riskleri vardır. Bunlar kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Genç olan aplastik anemisi hastalarında çoğunlukla transplantasyon yöntemi tercih edilir. 40 yaşın üzerinde olan aplastik anemi hastalarına ise, genellikle bağışıklık sistemini baskılayan yöntem uygulanır. Yaş, tedavi yöntemini seçerken etkili olan faktörlerden birisidir. Eğer hasta 3-4 aylık sürede tedaviye yanıt vermezse diğer tedavi türüne geçiş yapılabilir.
Hastalık süresince uygulanan tedavi seçenekleri hastalığın şiddetine göre değişir. Hastalığın orta şiddetinde genellikle hastalara tedavi gerekmeyebilir. Hastanın düzenli olarak örnek alınarak kan sayımları yapılır. Yani hastalığın ilerlemesi sık sık takip edilir. Ağır şiddetteki vakalarda ise acil olarak tedaviye başlamak gerekir. Hastalığın bu evresinde olan hastalara uygulanan tedavi seçenekleri arasında; tedavi sürecinin başlaması için hasta olan kişinin stabil durumunu koruyan tedavi, bağışıklık baskılayıcı tedavi, kemik iliği veya kordon kanı nakli gibi yöntemler bulunur. Hastalığın ağır derecedeki evresinde olan hastalar destekleyici tedaviye gereksinim duyar. Bu hastalığın uzun vadede tedavi edilmesini sağlayan yöntemler nakil veya bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavilerdir. Bunun dışında başka tedavi yöntemleri için araştırmalar sürmektedir.