Aruz vezni nasıl bulunur?
Arapça kökenli bir kelime olan aruz “Çadırın ortasına dikilen direk” anlamına gelmektedir. Bir edebiyat terimi olarak aruz; “mısralardaki hecelerin uzunluk ve kısalıkları temeline dayanan şiir ölçüsü demektir.
Aruz ölçüsünün dayandığı temel kurallar şunlardır :
1- Ulama: Bağlama, bağlayış demektir. Sessiz harfle biten bir kelimeyi sesli harf ile başlayan bir kelimeye bağlayarak okumak demektir.
2- İmale: Aruz kalıbına uydurmak amacıyla kısa hecenin uzun hece sayılmasıdır. İki türlü imale bulunmaktadır. Birincisi olan İmâle-i Maksûr; kısa uzatma anlamındadır. Kısa olan hecelerin uzun olarak okunmasıdır. Arapça ve Farsça kelimelerde zaten uzun ünlü harfler olduğundan doalyı kullanılmasına gerek duyulmamıştır. İkinci ise İmâle-i Memdûd’dur. Buna “medd” adı da verilmiştir.Uzun bir heceyi bir kapalı bir açık hece şeklinde okumaktır. Sonu iki ünsüz ya da bir uzun ünlü bir ünsüz ile biten sözcüklerde kullanılmaktadır. Fazladan bir hece oluşacağından doalyı eksik hece bulunan durumlarda kullanılmıştır.
3- Zihaf: Aruz kalıbına uydurmak amacı ile uzun hecenin kısa olarak sayılmasıdır. Aruzda kullanılması sakıncalı görülmektedir. Çok büyük bir aruz kusuru olarak kabul edilir.
Hecelerde son harf sesli yani ünlü ise açık yani nokta (.) ile hecelerde son harf şapkalı veya sessizse kapalı çizgi (-) ile en son kelime ise daima kapalı olarak gösterilir.
Aruz ölçüsü ilk defa Arap edebiyatında kullanılmış olan bir ölçüdür. Daha sonra İran Edebiyatı’na geçen aruz ölçüsü XI. yüzyıldan itibaren Türk şairleri tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Aruz ölçüsü Türkçe’nin kelime yapısına pek uygun değildir. Bu nedenle aruzu ilk defa kullanan Karahanlılar Türkçe’nin kelimelerini bozarak kısa heceleri uzun okumuşlardır. Şairler, daha sonra Arapça ve Farsça kelimeleri sık sık kullanmaya başlamışlardır. Bu durum, Türk dilinin kelime hazinesinin giderek yabancı kelimelerin hakimiyeti altına girmesine neden olmuştur. Bu nedenden dolayı Türkçe, anlam ve kavram bakımından yoksullaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Diğer taraftan Türkçe, bu yabancı kelimeleri Türkçeleştirdiği zaman güçlü bir dil haline gelmiştir. Aruzla birlikte, halk arasında kullanılmaya devam eden milli şiir ölçümüz olan hece ölçüsü bu yoksullaşmayı bir ölçüde durdurmuş ve Türkçe kendi geleneği içinde varlığını devam ettirmiştir. Nitekim 1908 yılından sonra şairler arasında başlayan aruz hece tartışması, geleneksel ölçümüz hecenin zaferi ile sonuçlanmıştır.
Aruz ölçüsü daha çok Divan Edebiyatında kullanılan bir ölçüdür. Aruz ölçüsüyle yazılmış olan ilk Türk eseri Yusuf Has Hacib’in yazdığı Kutadgu Bilig’dir. Aruz ölçüsü daha sonraları Mehmet Âkif, Yahya Kemâl, Faruk Nafiz gibi şairlerimiz tarafından büyük bir ustalıkla kullanılmıştır.
Aruz ölçüsünün temeli, hecelerin uzun ve kısa olmaları özelliğine dayanmaktadır. Ölçünün doğru şekilde bulunabilmesi için ilk olarak mısradaki hecelerin değerinin tespit edilmesi gerekir. Aruz vezninde heceler iki şekilde değerlendirilir:
1.Açık veya kısa heceler :
a) Ünlüler ile biten hecelerdir.
b) Açık heceler aruz incelemesinde ( . ) ve ( v ) işaretleriyle gösterilir.
c) Açık – kısa hecelerin ses değerleri “yarım” olarak kabul edilir.
2. Kapalı / uzun heceler: Tam ses değeri taşıyan hecelerdir.
a) Arapça ve Farsça’dan geçmiş uzun ünlüler (â, î, û )’le biten heceler ile ünsüz harflerdir.
b) Bu heceler aruz incelemesinde (-) işareti ile gösterilmektedir.
c) Kapalı- uzun hecelerin ses değeri “tam”dır.
Bir şiirin vezni en az iki mısradan hareket edilmek suretiyle bulunabilir. Tek bir mısraa bakarak vezin bulunmaz. Bir şiirin vezni şöyle bulunur:
Vezni bulacak olan mısraların hecelerindeki uzun seslilere dikkat edilerek yazılır. Önce mısralardaki hecelerin açık mı kapalı mı oldukları bulunur. Medli hece olup olmayacağı kontrol edilir. Hecelerin açık kapalı değerleri karşılıklı olarak kontrol edilir. Hecelerin karşılaştırılması yapıldıktan sonra açık kapalı değerleri çizgi ve nokta şeklinde ayrı bir yere geçilir. Mısra sayısına göre tef’ile sayısı tahmin edilir. İlk tef’ile en az heceden meydana gelir. Genelde az heceli Fa’, Fe i lün, Fâ i lün gibi tef’ileler sonda bulunmaktadır. Yazılan aruz kalıbı ile işaretler arasında uyum olmasına dikkat edilmelidir.