Aşık Paşazade kimdir?

On beşinci yüzyılda Fatih Sultan Mehmed’le birlikte 1453 yılında İstanbul fethini yaşayan, o günlerin hatıralarını yalın bir Türkçeyle yazdığı “Tevarih-i Âl-i Osman” adlı ünlü eseriyle bize sunan ünlü tarihçi Aşık Paşazade Osmanlı dönemi ünlü tarihçilerindendir.
asik-pasazade
Aşık Paşazade On dördüncü yüzyılın tanınmış Türkçeci, mistik şairi Âşık Paşa’nın soyundan gegelmektedir. Kaynakların büyük bir bölümü Aşık Paşazade On dördüncü yüzyılın tanınmış Türkçeci, mistik şairi Âşık 1393 yılında, Amasya’ya bağlı Elvan Çelebi köyünde doğduğunu belirtmektedirler. Ancak bazı kaynaklarda doğum tarihi 1400 yılı olarak gösterilmiştir. En çok kabul gören tarih 1393 yılıdır. Gerçek adı Derviş Ahmed Âşıkî’dir.

Anadolu’da Türk birliğini temsil eden, Farsça ve Arapçaya karşı Türkçeyi savunan ve tasavvufİ inançları ile Oğuz Boylarını çevresinde toplayan dedeleri gibi, Aşık Paşazade de bir süre Amasya’da baba ocağında bulunmuştur.

Aşık Paşazade 1437 yılında hac için çıktığı yolculukta Konya’daki Sadreddîn-i Konevî Tekkesi’nde bulunan şeyh Abdullah Makdisî’deriden manevî ilimleri öğrendi. Mısır’da Seyyid Ebü’l-Vefâ hazretlerinin derslerinde bulundu. 1438 yılında hacdan döndükten sonra, Rumeli sancak beyi İshak Bey’in himayesine girdi ve Üsküp’e giderek birlikte akınlara katıldı. Aynı yıl sultan II. Murad ’ın Macaristan seferinde bulundu ve sefer dönüşü Edirne’ye yerleşti. 1448 yılında yapılan İkinci Kosova savaşına da katılan Aşık Paşazade yaşlılığına rağmen muharebe meydanında kahramanca savaşmıştır..

Fatih Sultan Mehmed’in ikinci defa tahta oturuşundan sonra, Akşemseddin, Şeyh Vefa, Akbıyık gibi dönemin ünlü bilginleriyle birlikte İstanbul’un fethine katılan Aşık Paşazade, düzgün, etkileyici ve heyecanlı konuşmalarıyla, ordunun manevî desteği olmuş, fetihten sonra, İstanbul’da kendisine Cibali yakınında bir ev verilmiş ve maaş bağlanmıştır. Evin yanına dedesi Aşık Paşa adına bir mescit yaptırdı.Fatih’in hizmetinde çalışırken padişahın çok beğendiği bir kişi olarak tanındı. Bu dönemlerde Zeyni tarikatına girdi. Bu dönemde yaşlanmış olmasına rağmen, Aşık Paşazade yine de boş durmamış, Fatih Sultan Mehmed’in Avrupa seferlerine katılmış, Belgrat’ta düşman ordusuyla kılıç kılıca vuruşmuştur. 1457 yılında Fatih Sultan Mehmed’in oğulları Bâyezîd ile Mustafa’nın Edirne’de yapılan sünnet merasimine davetli olarak hazır bulunmuş ve Sultan’ın ihsanına nail olmuştur. Aynı sene Fatih ile birlikte Ballıbadra seferine katılmıştır. 1476 yılında 83 yaşına geldiği zaman artık köşeye çekilmiş, Süleyman Şah’tan başlayarak kendi ömrünün sonuna kadar Osmanoğulları tarihini, destanî ve efsanevi yönleriyle yazmaya başlamıştır. Eserini tamamladıktan kısa bir süre sonra, 23 Mart 1481 Cuma günü vefat etmiştir. Mezarı Cibali yakınındaki Aşıkpaşa Mescidi bahçesindeki türbesindedir.

Aşık Paşazade’nin kendi adıyla tanınan Osmanlı Tarihi, bilhassa yazarın gördüğü ve yaşadığı olayları, saf ve katıksız bir Türkçeyle dile getirmesi yönünden son derece önemlidir. Ve kendsinden sonra yazılan kaynaklara kaynaklık etmiştir. Olayları sadece anlatmakla yetinmeyerek, onların yorumunu ve değerlendirilmesini de büyük bir ustalıkla yapmış, bu arada şahsi hatıralarını da anlatmış, konuları yer yer şiirlerle süslemiştir. Bundan dolayı, sürükleyici, millî heyecanlarla yüklü olan bu eser, büyük bir şöhret yapmış ve çok okunmuştur.

Kısaca”Aşık Paşazade Tarihi” ya da “Aşık Paşa Tarihi” olarak anılır. Anlattığı olayların bir kısmını bizzat görmüş, görerek yazmıştır. Başlangıçtan Yıldırım Bayezid’e kadar olan olayları Orhan Gazi’nin imamı İshak Fakih’in oğlu Yahşi Fakih’ten, Yıldırım Bayezid’in Macarlar’la yaptığı savaşı bu savaşta yer alan Timurtaşoğlu Umur Bey’den, 1402 yılındaki Ankara Savaşı’nda bulunan bir görgü tanığını dinleyerek yazdı.

Kitap 1478 yılında Fatih’in İşkodra’yı zaptedişi ile bitmektedir. Bundan 1502’ye kadar olan bölümün başkaları tarafından ilave edildiği belirtilmektedir.

Bir Cevap Yazın