Astral seyahat nedir?
Astral seyahat son dönemde sıklıkla gündeme gelen ancak, gerçekliğinin ne olduğu, tam olarak neyi ya da neleri kapsadığı hala merak edilmekte, araştırılmakta, incelenmekte olan spiritüel bir konu olma özelliğini de korumaktadır.
Kısaca astral seyahat, bedeni terk eden ruhun bir başka boyuta geçmesi halidir. Bu bedenden ayrılış ve bedenden ayrı seyahat hali bilincin açık olduğu bir evredir. Kişi yaşadıklarını farkederek yaşar, bedenini dışarıdan seyredebilir. Uykuya benzer bir hal olan bu bilinçli hal 5 dakika ile iki saat arasında değişen farklı sürelerde gerçekleşebilmektedir.
Astral sehayatin en ünlü savunucusu ve bu konudaki araştırmaların öncüsü Robert Monroe adlı bir yazardır. Halen Amerika’da bulunan “Monroe Enstitüsü” adı verilen kuruluşta bu araştırmalar devam etmektedir. Yapılan tüm bu çalışmalar ve araştırmalar ile astral seyahatin evreleri ve teknikleri de isimlendirilmiştir:
- Gevşeme: Kişinin kendini rahat hissettiği bir ortamda ve bir konumda, örneğin sessiz bir odada rahat bir yatakta, belirli bir noktaya konsantre olunması gerekmektedir. Bu rahat pozisyon ve konsantrasyon temin edildiğinde “Bedenim ağırlaşmakta, bunu hissediyorum. Gözkapaklarım ağırlaşmakta bunu da hissediyorum. Göğsümde yukarısı ağırlaşmakta hissediyorum.” gibi cümleleri konsantre olarak birkaç kez söyleyerek gevşeme hissinin yaşanması sağlanır. Bu gevşeme tam olarak hissedildiğinde kişi astral seyahat için hazır duruma gelmiş demektir.
- Uygulama: Astral seyahat için hedef bir mekan belirlenmelidir. Bu noktanın çok uzak bir yer olmaması, en fazla iki metre uzaklığa hedeflenilmesi yerinde olacaktır. Daha sonra düşünce gücü ile bir başka gücün ruhunuzu bedeninizden yükseltmeye çalıştığını en şiddetli şekilde hissetmeye gayret edin. Bu esnada vücudunuzda bazı sesler gelmesi, kalp atışlarınızın yükselmesi normaldir, korku duyulmamalıdır. Korku varsa astral seyahat mümkün olmayabilir, zira.
Tüm bu detaylara rağmen astral seyahat konusunun çekinilen, endişe duyulan bir konu olduğunu inkar etmek mümkün değildir. Ruhun bedenden ayrılıp tekrar dönmemesi korkusu, yani ölümün yaşanması korkusu, kaçınılmaz şekilde gündeme gelmektedir. Ancak, günümüze kadar bu alandaki çalışmalar ve denemeler esnasında yaşanmış bir ölüm hali olduğuna dair bir tespit bulunmamaktadır.