Atatürk’ün eğitime ve öğretmene verdiği önem nedir?
Mustafa Kemal Atatürk, büyük bir asker, büyük bir devlet adamı ve diplomat olduğu gibi aynı zamanda eğitim alanında da milletimizin çağ değiştirmesini ve büyük atılımlar yapmasını sağlamış olan bir dünya lideridir. Atatürk’ün eğitime gösterdiği ilgi ve bu konuda ileri sürdüğü düşüncelere bakıldığı zaman, bu konuya bir eğitim düşünürü gibi eğildiği, konunun bütün yönleri ile çok yakından ilgilendiği açıkça görülmektedir.
Atatürk için Türk Millî Mücadelesi, sırf askerî mahiyette, düşmanı vatan topraklarından çıkarmayı tek amaç edinen bir hareket değildir. Askerî alanda kazanılacak olan zafer, millî kurtuluşun ilk şartıdır. Ancak askeri başarı tek başına süreklilii sağlayamayacağından sonrasında yapılacak işler tam manasıyla elde edilecek bağımsızlık için önemliydi. Savaş devam ederken, Atatürk, savaş sonrasının meselelerini düşünmüş ve ona göre hareket etmiştir.
Kurtuluş Savaşının en zor günlerinde, düşman kuvvetlerinin kesin sonuca ulaşmak hayali ile saldırılarını arttırdıkları zaman ve ordumuzun Sakarya’ya çekildiği zor anlarda 16 Temmuz 1921 tarihinde Ankara’da “Maarif Kongresi” (toplanmıştır. Atatürk cephedeki zor şartlara rağmen, bu kongrenin ertelenmesini istememiş ve hatta kongrenin açış konuşmasını kendisi yapmıştır.
Bu açış konuşmasında, Mustafa Kemal, “millî” ve “çağdaş” bir eğitimin temellerinin atılmasını, yapılacak işlerin sağlam bir programa bağlanmasını istemiştir. Konuşmasında bazı genel ilkelere değinen ve gerisini işin uzmanlarına bırakan Atatürk, boş inançlarından, eski devrin hurafelerinden, Doğudan ve Batıdan gelebilecek olan zararlı etkilerden uzak, millî karakterimize ve tarihimize uygun bir kültüre muhtaç olduğumuzu vurgulamıştır.
Birinci Dünya Savaşının galibi emperyalist ülkelere ve Yunanlılara karşı kazandığı zaferlerle, Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türklüğün değil, bütün İslâm âleminin, ve ezilen bütün milletlerin kahramanı olmuştur. Ancak Mustafa kemal bu başarılaırn eğitim ve ekonomideki başarılarla taçlandırılması gerektiğini biliyor ve öyle hareket ediyordu.
Cumhuriyet kurulmadan önce Mustafa Kemal Kütahya’da, “irfan ordusu” diye nitelendirdiği öğretmenlere hitaben; “Toplumumuzu hakikat hedefine, mutluluk hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, öteki milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu…” söylemiştir.
Eğitim milletlerin bağımsız olarak varlıklarını sürdürebilmeleri, kalkınıp güçlenmeleri açısından hayatî önem taşımaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’e göre, “en önemli, en esaslı nokta eğitim meselesidir”. Çünkü, “eğitim bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder”.
Ankara’da toplanan “Muallimler Birliği” (Öğretmenler Birliği) kongresinde:
“Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır. Hiç bir zaman hatırınızdan çıkmasın ki. Cumhuriyet sizden ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister”. Diyerek öğretmenlerin sorumlulukları belirtmiş ve öğretmenlik mesleğinin önemini vurgulamıştır.
Atatürk; “millet olma” bilincini geliştirmek, aynı millete mensup olma duygusunu güçlendirmek, millî beraberlik ve bütünlüğü pekiştirmek” görevinin öğretmene ait olduğunu ifade etmiştir.
Atatürk ayrıca: “Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona alelade bir kütle denir, millet denemez. Bir kütle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki bir toplumu gerçek millet haline getirirler'”. Diyerek bir toplum için, bir devlet için öğretmenin önemini belirtmiştir.
Atatürk, bütün hayatı boyunca okullarla, öğrenci ve öğretmenlerle yakından ilgilenmiştir. Ziyaret ettiği bütün okullarda dersleri dinlemiş, ve öğrencilerle konuşmuştur.
Atatürk ‘Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir.’ sözleriyle öğretmene verdiği önemi ve duyduğu saygıyı dile getirmiştir.
Atatürk, eğitim politikasında birincisi ,”Cehaletin yenilmesi” ve ikincisi “Türk ulusunun çağdaş uygarlık düzeyine ve hatta üstüne çıkartılması” olan iki temel noktayı belirtmiştir.
Atatürk’e göre eğitimm milli olmalıdır. Öğretimde birlik sağlanmalıdır. Eğitim bilimsel olmalıdır. Eğitim yaygınlaştırılmalıdır.
Atatürk, 1923 yılında yaptığı konuşmada : “Öğretmene ülkenin en ağır yükünü yükledik, ona en ağır sorumluluğu verdik. Türk milletinin geleceğini emanet ettik. Bu vazifeyi kendine hem bir meslek hem de bir ideal sayacak öğretmenler tarafından yapılmasını sağlamak için biz de bu meslekle ilgili istek ve ihtiyaçları diğer bütün mesleklerden önce sağlamalı ve öncelik sırasını bu mesleğe vermeliyiz. “ demiştir.
Atatürk’ün öğretmenin önemi anlatan bazı sözleri şunlardır:
– Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır.
– En mesut olanlar, hizmetlerinin bütün nesillerce meçhul kalmasını tercih edecek karakterde bulunanlardır.
– Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır.
– En önemli ve feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretler olur.
– Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
– Ordularımızın kazandığı zafer, sizin eğitim ordularınız için yol açtı. Gerçek zaferi siz, öğretmenler kazanacaksınız. Bunu başaracağınızdan kuşkum yoktur. Sarsılmaz bir inançla ben ve arkadaşlarım sizi gözeteceğiz. Sizin karşılaştığınız tüm engelleri kıracağız.