Atatürk’ün spora verdiği önem nedir?
Mustafa Kemal Atatürk büyük bir lider ve vatansever olarak tarihimize damgasını vurmuştur. Sadece kendi milleti için değil diğer dünya milletleri içinde son derece değerli bir kimliktir. Milli mücadele ile yurdunu bağımsızlığa kavuşturan büyük lider aynı zamanda çeşitli yeniliklere de imzasını atmıştır. Bir yandan yeni devleti sağlam temeller üzerine oturtmaya çalışırken diğer yandan halkın içinde bulunarak onların eksiklerini görmeye ve gidermeye çalışmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk spor alanında da milletinin zirvede olmasını istemiş ve spora verdiği önemi çeşitli defalar dile getirmiştir. Atatürk’ün spora olan merakı çocuk yıllarından başlamaktadır. İlk önemli icraatı 1915 yılında, “Osmanlı Genç Dernekleri Genel Müfettişliği”nde göreve başlamasından kısa bir süre sonra hazırlamış olduğu raporu hükümete sunmuş ve bu raporda okullardaki jimnastik saatlerinin arttırılmasını önermiştir.
Mustafa Kemal sporu yalnızca bir hobi olarak görmemiş milli amaçlar için bir araç olarak da görmüştür. Bu düşüncesini şu sözlerle ifade etmiştir : “Açık ve kati söyleyeyim ki, sporda muvaffak olmak için her türlü muavenetten ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kıymeti anlaşılmış olmak ve ona kalben muhabbet ve onu vatani vazife telakki eylemek lazımdır.”
Ülkemizin köklü kulüplerinden Fenerbahçe Kulübü’nü 3 Mayıs 1918 günü ziyaret eden Atatürk’ün amacı, Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’ya sevk edilecek silahların, kulübün arkasındaki Kurbağlıdere vasıtasıyla kaçırılışını planlamaktı. Silahların kaçırılış yolunu izlemek için, kulüpten tekneyle ayrıldı. Daha sonra da Samsun’a gidip Kurtuluş Savaşı’nı başlattı. Sağlığında Fenerbahçe Spor Kulübü’ne olan özel ilgisinin temellerini bu günde aramak lazımdır. Yani tamamen milli mücadele için yapılan bir ziyarettir.
18 Temmuz 1920 günü Atatürk’ün emriyle, Muhafız Takımı kuruldu. Birliğin başında Mülazım İsmail Hakkı Bey bulunuyordu. Muhafızgücü, Atatürk zamanında, spor alanındaki büyük başarıları ile dikkati çekmeye başlamış, futbol, atletizm, binicilik, bisiklet, polo gibi spor dallarında büyük başarılar göstermiş, pek çok şampiyonluklar kazanmıştır. Bu takımın bünyesinde bir çok asker bulunmakta idi.
Diğer önemli bir kuruluşta “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” adı verilen , Türk sporunun ilk resmi örgütü dür. Türkiye bu kuruluş ile birlikte spora ve spoprcuya ilk kez yardım elini uzatmıştır.
13 Nisan’da Atletizm Federasyonu, bu cemiyete dahil olarak faaliyete geçti ve ülkemizdeki ilk ciddi atletizm yarışmaları böylece başladı. Bunu Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Kurtuluş ve Beyoğluspor’un yarışmalara getirdiği rekabet havası izledi. Türk atletizm tarihinde ilk Türkiye Birinciliği Yarışmaları, Eskişehir’de 5 Eylül 1924 tarihinde yapıldı.
Türk sporunun iki büyük kuruluşu olan “Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı” ile “Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi”nin başında iki spor adamı İttifak Başkanı Ali Sami (Yen) ile Komite Genel Sekreteri ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Türkiye Temsilcisi Selim Sırrı (Tarcan) bulunuyordu. Bu kişiler bir araya gelerek Türkiye’nin 1924 Paris Olimpiyat Oyunları’na katılmasının gerektiğine karar verdiler. Ancak ekonomik güçleri yoktu. Mustafa Kemal durma el atarak gerekli yardımları bu kuruluşlara aktardı. Böylece ülkemiz 1924 yılındaki Paris Olimpiyat Oyunları ile dünyanın bu en büyük spor organizasyonunda ilk kez temsil edilmiş oldu. Türk sporcuları eskrim, futbol, atletizm, bisiklet, güreş ve halter dallarında dünyanın en seçkin sporcularıyla yarışmak ve dünya sporunu yakından görüp tanımak imkan ve fırsatını buldular.
Atatürk’ün talimatıyla spor için 1924 yılı bütçesine, 50.000 TL ödenek konulmuştur. Benzer şekilde 1924 yılında yayınlanmış olan Köy Yasası’nda, köylerde “nişan alma, cirit, güreş” gibi köy oyunlarını özendirici hükümlere yer verilmiştir.