Ateşi kim buldu?
Medeniyet tarihi açısından incelendiğinde insan yaşamı için şüphesiz devrim niteliğinde bir gelişme olan ateşin icadı, bilinçli ve kontrollü bir şekilde ateş üretebilmek manasına gelmektedir. İnsanın farklı ihtiyaçlarını karşılamak için ateş üretebilmesi ve bu ateşi kontrol altında tutarak işlevsel bir kullanıma sahip olması, insanlık tarihinin en büyük gelişmelerinden biri olarak kabul edilir. Bilinen insanlık tarihine Evrim Teorisi tarafından sunulan model çerçevesinde bakan modern bilim insanlarının benimsediği insanın milyonlarca yıl süren ve hala devam bir evrim sonucunda ortaya çıktığına dair görüş ile teist bir kişinin konuya yaklaşımının farklı olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Konunun her iki görüş tarafından da farklı algılanması, bilimsel olarak nitelendirilebilecek yani maddeye dayalı herhangi bir kanıt olmamasıdır ki, bu durumda devreye ister istemez felsefe girmektedir. Tekrar belirtmekte fayda var ki; “ateşi kim buldu” sorusunun bir kişiyi ya da bir medeniyeti işaret edebilecek kesin bir cevabı yoktur ve bu konuyla ilgili sadece teoriler vardır.
Ateşin kullanımı ile ilgili arkeologların yaptığı incelemeler dünyanın pek çok farklı bölgesinde yaşayan toplumların binlerce yıldır ateşe hükmedebildiğini ortaya çıkartmıştır. Akademik düzeydeki yayınlarda her ne kadar insanoğlunun ateşi nasıl keşfettiğine dair fikirler bulunsa da, bu tür yorumların bilimsel gerçeklikten uzak ve kurgunun ötesine geçemeyecek “varsayımlar” olduğu da unutulmamalıdır. Bilim çevreleri tarafından ateşin icadı konusunda benimsenmiş farklı senaryolar bulunmakla birlikte genel olarak çoğu akademisyen, “ilkel insanın” ateşi sürtünme vasıtasıyla keşfettiğini tahmin etmektedir. Cisimlerin birbirine sürtünmesi ile oluşan ısı enerjisini fark eden ilkel insanların çeşitli denemeler ya da tesadüfler sonucu ateş üretmeyi başardığı düşünülmektedir.
Ateşin icadına yönelik diğer tahminlerden biri de, yıldırım düşmesi sonucunda tutuşan ağaçlardaki ateşin taşınması ve mümkün olduğunca uzun süre boyunca ateşin beslenerek kullanılmaya devam edilmesidir. Bu şekilde ateşin gerek aydınlatma gerekse de ısınma açısından önemli bir kaynak olduğunu fark eden insanoğlunun daha sonra kendi çabaları ile bu enerjiden nasıl faydalanabileceği üzerine çalışmalar yaptığı tahmin edilmektedir. İnsanoğlunun dünya üzerindeki yaşamına başlamasından bu yana sürekli olarak artan bilim ve teknik bilgi sonucunda günümüzde ulaşılan medeniyet seviyesi, binlerce yıl önce yaşayan insanların yaşamına dair bulguları incelemek konusunda yeterli teknolojiye veya tarihsel kayda sahip değildir.
Natüralizm çerçevesinde evreni materyalist bir bakış açısıyla anlamaya çalışan modern bilim, “ilkel insan” olarak tanımladığı atalarının ateşi ne şekilde keşfettiği sorusu ile yakından ilgilenmiştir. Ancak bu konunun kesin olarak saptanmasının mümkün olmaması, bilim insanlarının ateşin icadı konusunda kendi senaryolarını yazmasına neden olmuştur. Yiyeceklerin ateş kullanılarak pişirilmesinden ısınmak için ateşin kullanılmasına kadar birçok tarih öncesi döneme ait konu, günümüz dünyada “prestijli” olarak kabul edilen üniversitelerdeki akademisyenlerin tahminleri ile şekillenmiştir.
Rahnansaika