Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nedir?
Her ne kadar Avrupa Konseyi’ne bağlı olarak faaliyet gösterse de dünya çapında tanınan bir mahkeme olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM), kurulduğu yıl olan 1959’dan bu yana “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” kapsamında güvenceye alınmış hak ve hürriyetler ile ilgili davaları yürütmektedir. Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkenin yargı yetkilerini resmen tanıdığı AİHM merkezi, Fransa’daki Strazburg kentindedir. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve sonradan güncellenen ek protokoller kapsamında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Avrupa Konseyi’ne üye olan ülke vatandaşlarının temel haklarının ihlal edilmesi üzerine başvuruda bulunabileceği bir hukuk merciidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bireysel olarak başvuruda bulunulabileceği gibi, gruplar ve tüzel kişilikler de bu uluslararası mahkemeye başvuruda bulunabilir. Ayrıca diğer ülkeler de AİHM’ye başvurma hakkına sahiptir.
Ülkemizdeki insanların birçoğu, AİHM ile Avrupa Birliği(AB) arasındaki ilişki konusunda yanlış bilgilere sahip sahiptir. Avrupa Birliği’nin Avrupa Konseyi’nin bayrağını kullanıyor olması bu durumun en temel nedenlerindendir. Oysa AB ile Avrupa Konseyi farklı amaçlara hizmet eden iki organizasyondur. AİHM yalnızca AB üyesi ülkelerin değil, tüm Avrupa Konseyi üyelerinin başvuruda bulunabileceği uluslararası bir mahkemedir. Zira Türkiye’de de çok sık popüler kültürün malzemesi olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne açılan davalardan da anlaşılabileceği gibi, ülkemiz AB üyesi olmamasına rağmen AİHM yargı yetkisini tanımaktadır. Türkiye gibi Avrupa Konseyi üyesi olan ancak AB üyesi olmayan Azerbaycan, Sırbistan, Gürcistan gibi ülkeler de bulunmakta ve AİHM’yi tanımaktadır.
Avrupa Konseyi’nin resmi bir organı olan AİHM aynı zaman Avrupa Birliği üyesi ülkelerde “olmazsa olmaz” olarak nitelendirilebilecek asgari hak ve hürriyet şartlarının da belirlenmesini sağlamaktadır. AİHM tarafından benimsenen hukuk anlayışı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında olduğundan, AB üyesi tüm ülkelerde de bu standartların karşılanması gerekir. Zira uzun yıllardır AB üyeliği yolcuğunda olan ve şuan için yakın gelecekte de yolun sonuna varamayacakmış gibi görünen ülkemizden AB tarafından istenen hukuk düzenlemeleri de, AİHM içtihadıyla yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle ilişkilidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yapılan başvurularda öncelikle gerçek ya da tüzel kişinin “kendi ülkesindeki hukuk yollarını tüketmiş olması” gereğini aramaktadır.
AİHM başvurusu yapılabilmesi için tüzel ya da gerçek kişinin öncelikle vatandaşı olduğu ülkedeki hukuk yollarının tamamını denemiş olması gerekir. “İç hukukta hakların aranması” olarak da bilinen bu sürecin tamamlanmasının ardından “6 aylık süre zarfında” tarafın dava dilekçesini Strazburg’daki AİHM merkezine ulaştırması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde davalar, İngilizce ya da Fransızca olarak görülmektedir ancak “başvuru dilekçeleri” farklı bir dilde de yazılabilmektedir.