Ay ve Ay’ın yapısı nasıldır?
Ay, Dünyanın uydusudur. Güneş sistemi içinde doğal olan uydular arasında 5’incisi olarak kabul edilir. Doğal uydudan maksat, Dünyanın oluşumunda fıtri bir şekilde Dünya’dan kopan küçük bir gezegen hükmündedir. Parlak görünmesinin sebebi ise Güneş’ten aldığı ışığı ayna vazifesi gibi dünyaya yansıttığı için böyle görünür. Ay’da Dünya’dan ve uzaydan çekilen fotoğraflarda görünen kraterlerin, göktaşlarının çarpmasıyla oluştuğu sanılmaktadır.
Yapılan araştırmalara ve hesaplamalara göre dünya ile Ay arasındaki mesafe 384.403 km kadardır. Yani tahmini olarak Dünyanın çapının 30 misli kadar olduğudur. Ayın hesaplanan çapı ise 3.474 km olduğudur. Bu durumda yapılan hesaplamaya göre Ay, Dünya’nın çapının dörtte birinden biraz fazladır. Hacmi ise yerkürenin ortalama olarak hacminin %2’si kadar ve kütlesi olarak da dünya’ya oranla 81,3 kat daha düşüktür. Ay’ın yerçekim kuvveti yerkürenin çekim kuvvetine oranla ancak %17’si kadardır.
Ayın ayrı bir özelliği de takvimcilik yapmasıdır. Yani Dünya çevresindeki dönüşünü peryodik olarak 29.5 günde tamamlamaktadır. Buda bir aya denk gelmektedir. Bu peryodik bir biçimde devam eden dönüşü içinde düzenli olarak tekrar eden bildiğimiz ve gözümüzle müşahede ettiğimiz Ay’ın evreleri oluşmaktadır. Buna binaen Ay’ın yaptığı üç hareketi bulunmaktadır. İlki kendi etrafında dönmesi, ikinci olarak Dünya’nın etrafında dönmesi, üçüncü olarak Dünya ile birlikte Güneş etrafında dönmesidir.
Tarihte ilk olarak insanoğlu ayak basması, Amerika Birleşik Devletleri’nin Apollo programı adı altında yapılan bir araştırma neticesinde 1969 tarihinde Ay’a inmiştir. Bundan sonra 1972’ye kadar toplam 6 iniş gerçekleştirilmiştir. Bu tarihten sonra yani Apollo programı bittikten sonra bir daha insanlar tarafından araştırılmasına son verilmiştir. Fakat ABD’den önce insansız olarak ilk Luna 1 isminde yapay bir uydu gönderen Sovyetler birliğidir. Daha sonra da Sovyetler Birliği araştırma yapabilmek için çeşitli uydular göndermiştir. Bu uydulardan ilk olarak Ay’a çarpan ve tarihte ilk olan Luna 2 uydusudur. Bununla birlikte Luna 3 uydusu da ilk olarak Ay’ın karanlık yüzünün fotoğraflarını çeken ilk uydu özelliğini kazanmıştır. Bu üç uyduyu da Sovyetler Birliği 1959 yılında beraber fırlatmıştır. İlk olara da insan sız aracı Ay’a indirmeyi başaran 1966 tarihinde Luna 9 ve Luna 10 uyduları ile Sovyetler Birliğidir.
Yapılan araştırmalarda görünen Ay’da hava ve su olmadığı için insanların yaşamasına uygun bir hayat şartları olmadığıdır. Gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok olduğu tespit edilmiştir. Yani Gündüzleri sıcaklık 100C ye çıkabilirken, gece ise tam tersi sıcaklık sıfırın altına düşmektedir. Simsiyah görünmesinin sebebi ise atmosferin bulunmayışıdır. Ay’ın yüzeyinde bulunan kum ve kayların rengi gri renklidir.
En çok sorulan ve merak edilen şey, Ay’ın niçin hep aynı şekilde görüldüğüdür. Bu soruya cevap veren bilim adamlarına göre, Ay’ın kendi çevresindeki dönüşü ile Dünya çevresindeki dönüşünü aynı zamanda tamamlamasından kaynaklandığını belirtmişlerdir. Yapılan başka bir tespite göre, Ay’da gece ve gündüz 5’er gün sürdüğüdür.
Ayrıca Dünya’dan baktığımızda her geçen günde farklı şekilde parlak görünmesinin sebebi ise 4 evresi bulunmasındandır. Bunlar yeniay, ilkdördün, dolunay ve sondördün olarak dört evreden oluşmaktadır.
Ay ile Dünya arsındaki bir farklı hadise olan Ay tutulmasıdır. Bu Ay tutulması hadisesinin Dünya, Güneş ve Ay arasına girmesi ile meydana gelmesi ile belli bir zaman diliminde Ay’ın tamamı veya bir bölümünün Güneş’ten ışık alamamaktadır. Bu durumda Dünya’nın gölgesi Ay’ın üzerine düştüğünden kararmış görünmektedir. Onun için bu olaya Ay tutulması denilmektedir.
Ayrıca Ay’ın Dünya üzerindeki ayrı bir tesiri ise gel-git olaylarının olmasıdır. Yani kütle çekimi kanunu mucibince Güneş, Dünya ve Ay da birbirlerini çekmektedirler. Bu gel-git olayı Ay’ın Dünya’yı kendisine doğru çekmesinden kaynaklanmaktadır. Bu çekim sırasında denizlerde sularda yükselme olmaktadır. Bu gel-git olayı sırasında farklı bir durumda dünyanın dönüşü yavaşlamaktadır.