Azot döngüsü nedir?
Genç dünyamızın oluşumunun ilk günlerinden beri yanında olan Azot (N), atmosferimizin yaklaşık olarak %78’i oluşturur ve yaşamsal faaliyetlerin devamlılığını sağlar. Atmosferdeki azot oranının küçük bir miktar azalması ya da artması, aralarında insanın da bulunduğu on binlerce canlı türü için “kötü haber” manasına gelir. Amino asitlerin temel yapı taşı olduğu için azot olmayan bir dünyada insanoğlunun da hayatta kalması mümkün değildir. En başından beri dünya atmosferinde ve yerkürenin tamamında Azot atomunun bulunduğu bilinmektedir. Dünyamızın en eski arkadaşlarından biri olan azot, tıpkı Karbon ve Oksijen gibi yaşamsal faaliyetlerin devamlılığı için tüm canlıların ihtiyaç duyduğu bir elementtir. Azot döngüsü olarak ifade edilen süreç de, bu olmazsa olmaz elementin atmosferin “Biyosfer” adı verilen tabakasında gerçekleşen sistematik işlemler ile geri kazandırılmasıdır. Canlı Küre olarak da adlandırılan Biyosfer, canlıların yaşamını sürdürdüğü dünyamızın 16 ile 20 kilometre arasındaki tabakasıdır. Biyosfer Tabakası, atmosferde yaklaşık olarak 10 kilometre kadar yer kaplamakta ve Azot bileşikleri de bu tabakada birbirine dönüşür.
Tüm canlıların büyümek için azota ihtiyaç duyar çünkü DNA ve tüm proteinlerin temel yapı taşlarından biri azottur. Nükleik asitlerin ve tüm vitaminlerin yapısının da yaklaşık olarak %15’i azottan oluşmaktadır. “Doğal bir sistem olan Azot Döngüsü”, binlerce yıldır süre gelmekte ve Azot bileşiklerin ince katman içinde birbirlerine dönüşmesiyle gerçekleşmektedir. İnsanoğlu da dahil olmak üzere Canlıların topraktan aldığı Azot bileşikleri, canlının ölümüyle birlikte yeniden toprağa karışmakta ve başka canlıların kullanımı için döngüye katılır. Ancak bu işlem tüm Azot bileşiklerinin doğrudan toprağa geçmediği ve bir kısım azotun atmosfere karıştığı bir sistemdir. Atmosfere karışan azot Biyosfer Tabakasında dönüşüm geçirerek, döngüye dahil olur. Ancak insanlar havada bulunan bu azotu solunum faaliyetleri esnasında akciğerlerine almalarına rağmen vücutlarına alamaz yani kullanamaz. Canlıların yaşamsal faaliyetleri için öncelikli olarak ihtiyaç duyduğu Azot bileşiklerinin kullanılabilmesi için öncelikle bir takım dönüşüm işlemlerinin gerçekleşmesi gerekir.
Her ne kadar insanların göremeyeceği kadar küçük olsalar da, bakteriler ve tüm baklagiller Azot döngüsünün devamlılığını sağlayan büyük bir görevi üstlenirler. Dünya üzerinde gaz haldeki azotu doğrudan kullanabilen çok az sayıda organizma bulunmaktadır. Azot döngüsünün “Fiksasyon” adı verilen bu aşaması, Azot gazının kullanılabilir bileşiklere dönüştürülmesini sağlayan moleküler işlemlerin gerçekleştiği bir süreçtir. Böylece insanlar da dahil olmak üzere diğer canlıların azotu kullanabilmesini sağlanmış yani Azot döngüsü tamamlanmış olur. Biyolojik fiksasyon sayesinde dünya yaşamındaki canlılar ihtiyaç duydukları Azot bileşiklerinin önemli bir miktarını karşılar ve böylece dünyada yaşamı devamlılığını koruyabilir.