Bal arılarının nesli tükenirse, insanoğlu yok olur mu?
Einstein’ın günümüzde dahi tartışılan teorilerinde biri de; arılar yok olursa, insanlığın dört yıl içinde yok olacağıdır. Arılar, sebze ve meyve gibi gıda ihtiyaçlarımızı karşıladığımız bitki örtüsünün temel polen taşıyıcılarıdır. Doğal yollar ile taşımacılık görevini üstlenen arılar, bal ihtiyacımızı da karşılamaktadır.
Günümüzde 39 bin tonun üzerinde kimyevi ilaç, tarım alanlarında haşereler ile mücadele etmek için kullanılmaktadır. Bu kimyevi ilaçlar arıların ölümünde etken bir rol oynamaktadır. Genetik mühendislerin, ‘Gen Teknik’ adı altında ürettiği GDO’lu hibritlerin (tohumlar) polenleri ile de arıların yaşamı, soylarının devamlılığı tehlikeye atılmaktadır. Bal arılarının yok oluşu ile, ekolojik sistemin döngüsü ciddi ve derin bir darbe alarak alt-üst olacaktır. Bitki örtüsünün yok olması ile bitki besin zincirini kullanan hayvanların soyları da tehlikeye girecektir. Bitki örtüsünü kaybetme ihtimali sistemde köklü farklılıkların gelişmesine sebep verebilir mi?
Einstein’ın ‘küresel ısınma’ üzerindeki çalışmalar esnasında geliştirdiği ‘arılar teorisi’ birçok bilim adamının ve üniversiteleri araştırmaya, yeni teoriler ortaya koymaya sevk etmiştir. Nacional del Comahue Üniversitesi’deki araştırmalarını sürdüren Arjantin’li ve Kanada’lı bilim adamları, arıların yok olması ile değişecek olan ekosistemde insanoğlunun devamlılığını sürdürebilmek için deniz ürünlerine, insan üretimi ile elde edilen tohumlardan ekim ve hasata devam ederek, hayatlarının devamlılığını sürdürebileceğini savunmaktadır. Bilim adamlarının ortak platformlarda buluştukları bir nokta ise, arıların yok olması ile insanoğlunun yeni bir evrimleşme sürecine girebilme olasılığının var olmasıdır. Einstein’ın ‘arılar teorisi’nin bu bağlamda çökertildiği savunulsa da, bilim adamları bu noktada fikir ayrılığına düşmüştür.