Başkalarına karşı davranışlar nasıl düzenlenmeli?
Yaşayan en sosyal canlı olan insanın toplumda anlamlı bir yer edinebilmesi için diğer insanlarla ilişkilerinde bir düzene ihtiyacı vardır. Bu konuda karmaşa yaşayan bireyler çoğu zaman istemedikleri davranışlara maruz kalıp sıkıntılı durumlar yaşayabilmektedirler. Karmaşa, net bir duruşun sergilenmemesi demek olup başkalarının gözünde anlamlı bir bütüne ulaşamamakla sonuçlanır. Çünkü hayatın en önemli yasası olan “denge”ye uyulmamıştır.
Başta dediğimiz gibi sosyal bir canlı olan insanın gerçekten mutlu olması diğerleriyle iyi ilişkiler kurmasına ve bunu sürdürmesine bağlı olduğundan, kişi öncelikle uzun bir maratona çıktığını aklına yazmalı ve bu yolda nefesini doğru kullanmalıdır. Bunun için de ilk olarak kendini tanımalı, anlamalı ve sınırlarına riayet etmelidir. Kendi varlığını, kişiliğini somut bir şekilde yaşatmalı ve istisnasız herkes tarafından bilinir olmalıdır.
Sonuçta iyi ilişkilerin amacı sevilme ve sayılma gibi doğal psikolojik ihtiyaçların karşılanmasıdır. Kişi bu amaca varlığını ve kişiliğini hiçe sayarak yani dengeyi bozarak, diğerlerini kendinden önde tutarak ulaşmaya çalışırsa hiç ummadığı zamanlarda ve belki de hiç ummadığı kişilerden ters tepkiler alacaktır. Çünkü doğanın görünmeyen kanunları vardır.
Öyleyse diğerlerine karşı davranışları düzenlerken aşırılıklardan uzak durulmalıdır. Sevgiyi gösterirken de, kızgınlığı ifade ederken de. Altın kural, dengeyi korumaktır. Ne çok sıcak olunmalı, ne de çok soğuk. Güzel davranışın ısısı ılıktır.
İnsanın özel ve sosyal çevresi farklı konumlardaki insanlardan oluşur. Annenin yeri ayrıdır, babanın yeri ayrıdır, eşin üstlendiği anlam farklıdır, çocuğun, kardeşin, arkadaşın yeri bambaşkadır. Kişi bu çeşitlilik içinde davranışlarını düzenlerken birini diğerine karıştırmamaya dikkat etmelidir. Yani evlendi diye arkadaşlarını hiç aramaz sormaz olursa ve gördüğünde eski ilgili yaklaşımı göstermezse, onlara verdiği değeri, önemi, sevgiyi ellerinden alıp eşine hediye etmiş demektir. Bu durumda eşe yüklenmiş ve dengeyi bozmuştur. Çeşitlilikle bağını koparmış, tek tipli ilişki modeline kendisini hapsetmiş, diğerlerinin yanında durmaktan vazgeçip karşılarına geçmiş demektir. Bu davranışın geri dönüşü genellikle eleştiri alma ve yalnız bırakılmadır.
Şunu unutmayın! Birinden alıp diğerine veremezsiniz. İlişkilerin sağlıklı bir şekilde yürümesi ve sağlamlaşması istikrar gerektirir. Bir gün öyle bir gün böyle şeklinde sergilenen tutarsız davranışlar kişiye itibar kaybettirir. İlişkilerin renksiz ve kalitesiz olmasına yol açar.
Başkalarını mutlu etmek için çabalamak da bir davranış kusurudur. İnsan kendisinden vererek kimseyi mutlu edemez, kendi dahil. Bu yola girildiğinde diğerleri o kişiyi tüketmeden bırakmayacaklardır.
Mutluluk alınıp verilen bir şey değil, bulaşan, yayılan, paylaşılan bir şeydir. İnsan kendi mutluluğu için çabalamalı ve elde ettiği mutluğu etrafındakilere de yansıtmalıdır. Bu düşünce benimsenirse davranışlar doğal seyrinde şekillenecek, yumuşak ve sevgi dolu olacaktır.
Sonuç olarak; başkalarına karşı davranışlar, öz varlığın ışığında, ruhun hakimiyeti altında denge ve istikrar kanallarıyla düzenlemelidir diyebiliriz.