Bekarlık sultanlık mı?
Günümüz insanında değişen bir çok norm var. Eskiye nazaran bu değişikliklerin getirisinin iyi olmadığı da bilimsel verilerle tespit ediliyor. Mesela bunlardan birisi evlilik. Evliliğe karşı gençlerin bakış açılarında eskiye oranla “olmaması gereken bir durum” nitelemesi çok fazla. Özellikle erkekler bu konuda, hürriyetlerini sınırlamak yerine, daima özgür kal, özgür yaşa mantığında hayatı bekar olarak tamamlamak istiyorlar. Tabi bu bekarlığın verdiği zararların ileride ne gibi sonuçlar doğuracaklarını hesap etmeden, günümüz sağlıksız düşünce sisteminin kurbanı oluyorlar.
ABD ve İngiltere’de yapılan araştırma sonuçlarına göre evli olan insanlar hem daha mutlu hem de daha fazla ömürleri var. Aynı araştırmanın bir benzeri TÜİK tarafından ülkemizde sonuçlandırıldı. İlginçtir ki bekarlık sultanlıktır tekerlemesi, tepetaklak oldu. Çünkü bekarların evlilere göre hayattan daha uzak oldukları ve mutsuz oldukları anlaşıldı. Sadece bu değil, madde bağımlılığı konusunda araştırmalar yapan firmalar, evli olmayan gençlerin daha fazla madde bağımlısı kişiler olduklarını saptadı. Demek ki günümüz düşünce sistemi, gençleri kutsayayım deyip, nikahsız beraberlik, evlenmeden yaşama gibi sağlıksız düşünceleri desteklerken aslında tahrif ettiğinin farkında değil. Belki de farkında ama bunun farkında olmayan gençler var.
Bu bakımdan bakarlık, aslında Farsçada ifade bulduğu üzere bikar’lıktır. Yani karsız, işsiz, güçsüz bir durum anlamına gelir. Eskiden evlenmeye meyilli olan gençler, maddi imkansızlıklarından dolayı bunu başaramasalar da, hedeflerinde evlenebilmek için maddi durumlarını düzeltme olurdu. Şimdi maddi durumların iyi olması, daha fazla eğlenceye ayrılacak para anlamına geliyor. Daha fazla hürriyet ve bağımsızlık olarak nitelendirildiğinde, aile ve yuva kurmaya karşı bir araç olarak değerlendirme yapılmıyor.
Bunun sebepleri arasında insanların dini düşüncelerden ayrılması da etkili. Zinanın kolay bir şekilde ulaşılabildiği bir meta haline geldiği zamanımızda, bekarlık daha fazla prim yapabiliyor. Halbuki kişi, zinanın zararlarının fakında olsa, kendisini dini hayatını daha iyi yaşayabilmek için (a’zeb) evlenmeye zorlar. Dini hassasiyetin gözetilmediği ve erkek, kadın ilişkilerine çok farklı bakıldığı bir zamanda, karşılıklı hak tecavüzlerinin artması toplumun daha fazla ahlaki tahrifata maruz kalmasına sebep oluyor. Yani ne kadar sağlıksız düşürsek, hayatımıza ve cemiyete o kadar sağlıksız norm ve fikriyat musallat oluyor.