Bencillik nedir?
Yaygın olarak insanın kendi çıkarları doğrultusunda hareket edip, diğerlerini düşünmemesi anlamına gelen bencillik yani egoizm benmerkezciliği ifade eder.
Psikolojik, etiksel ve rasyonel olmak üzere felsefi açıdan üç türe ayrılır. Psikolojik egoizm bireylerin kendi çıkarları için hareket ettiğini savunurken, etiksel egoizm böyle davranmanın doğru olduğunu savunur, rasyonel egoizm ise bu durumu bir rasyonalite olarak görür.
Felsefi türlerin ışığında herkes bencilliği kendince tanımlayabilir; ancak bunu yaparken içine farklılıkları hoş görmeme, tahammülsüzlük gibi konuyla ilgisi olmayan başka kavramları karıştırmamaya özen gösterilmelidir. Çünkü toplumumuzda maalesef her durumda negatif bir nitelikmiş gibi ele alınan ve daima kötüye yorulan bencillik kavramı çoğu zaman kişinin kendi kimliğine, varlığına duyduğu sevginin ve saygının bir tezahürü olabilmektedir.
Başkalarının hakkını yemeyen, kendi işi olsun da diğerleri ne olursa olsun demeyen, toplumsal-sosyal meselelere duyarlı olan insanlar bile sırf kendisi olmaktan vazgeçmedikleri için bencillikle suçlanabildiklerine göre, bu kavram gerektiği gibi anlaşılamamış, anlaşılamıyor demektir.
Felsefi türleri bir yana bırakıp bencilliği mantık çerçevesinde sağlıklı ve sağlıksız şeklinde ikiye ayırmak sanırız daha anlamlı olur.
Fedakarlığı abartmamanın adı bencillik olamaz. Özvarlığına değer verdiğini belli etmenin adı bencillik olamaz. Kendi mutluluğunu önemsemenin adı bencillik olamaz. Çünkü bir insan ancak bunları yaptığında yani kendini sağlam ve moralli tuttuğunda diğerlerine de gerçek manada faydalı olabilir. Kendinden geçmek, kendini hiç saymak değildir duyarlı ve düşünceli olmak.
Bunları birbiriyle karıştırmamak lazım.
Bu dünyada tıpa tıp birbirinin aynısı olan iki insan yoktur. Fiziksel olarak birbirine çok benzeyen insanlar olsa da taşıdıkları ruhlar bambaşkadır. Bu nedenle de farklı düşünür, farklı hisseder ve farklı yaşarlar. Hareketleri, tavırları ayrıdır. Hepimiz için geçerli bu. Her birimiz eşi benzeri olmayan mucizevi varlıklarız ve hepimizin bir yaşam amacı var. Bu amaca ulaşmak için saygı, sevgi ve ahlak üçgeni içinde bencil olmak zorundayız. Birilerinin huyuna giderek değil, varlığımızı olduğu gibi, her ne ise o şekilde aşikar ederek hedefimize ulaşabiliriz. İnsan bu nedenle bencil yaratılmıştır. Bu dünyada yaşayabilmenin gerekliliklerinden biridir bencil olmak.
Herkes bencildir. Doğal olarak bencil yaratılan insandan beklenen ise bunu doğru kullanabilmesidir. Bu özellik başkalarına zarar vermemelidir. İnce çizgi budur. Sonuç olarak; bencilliğini doğru kullanan ve yaşayan insanlar, insani, ahlaki zafiyetlerinin bir göstergesi şeklinde bencilce yaşayanlarla asla bir değildir.
Farkı belirleyen ahlaki, vicdani yapıdır. Bu yapı içinde bencilliğin hakikatine varabilmek için öncelikle bütünün parçaları şeklinde var olan devasa çeşitliliği olduğu gibi kabul etme olgunluğuna erişilmelidir.
Ahlaki vicdani yapı içinde düzgün dursa da farklı olanı kabullenmeyip, herkesi kendi gibi görme isteğiyle hırçınlaşmak ve birilerini bu yönde bencillikle suçlamak, aslında suçlamayı yapan kişinin egosuna yenilmesinden başka bir şey değildir. Bencilliğini kötüye kullanmasıdır.
Bu gibi hallerde Balzac’ın dediği gibi “bencillik dostluğun zehiri” olabilir.