Boşanmanın eşler ve çocuklar bakımından hukuki sonuçları nelerdir?
Boşanma kararıyla birlikte eşlerin evliliği kesin olarak son bulur ve “evli “olmaktan çıkarak “boşanmış” kimliğini kazanırlar. Günümüzde bu nitelik, kimlik üzerinde değiştirilerek, boşanan kişi artık “bekâr” olarak kayıtlara geçmektedir. Reşit olmayan yaşta yasal temsilci yardımıyla evlenerek kazanılmış olan ergenlikler ve evlilik sonrası eşlerin akrabalarıyla olan kayın hısımlığı, boşanma gerçekleşse bile devam eder.
Boşanan kadın, evlenmeden önceki kızlık soyadını yeniden kazanır. Şayet, boşandığı kocasının soyadı ile menfaati varsa, bu soyadı taşımasının kocaya bir zarar getirmeyeceğini kanıtlarsa, talebi üzerine hâkim kocasının soyadını taşımasına izin verebilecektir. Fakat şartlar değişirse koca, soyadı kullanımındaki verilen izni kaldırmak için, hâkime başvurabilir. Boşanan kadın, yeniden evlenmesi için kanunen belirlenen üç yüz günlük iddet süresini beklemek zorundadır. Bu süre, kadının hamilelik olasılığına karşı alınmış bir tedbir olarak konulmuştur. Eğer bu süreden geçkin ayrı yaşama durumu olduğunda, eşler bu sürenin verilmemesini mahkemeden isteme hakkına sahiptir.
Eşler, boşanmayla birlikte birbirlerinden mirasçılık haklarını da kaybederler. Fakat akraba evliliği yapılmışsa veya arada kan hısımlığı varsa, birbirlerinin yasal mirasçısı olma hakları saklıdır. Boşanma yüzünden mağdur olacak ve yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru diğer eşten daha ağır değilse, ayrıldığı eşinden mali gücü orantısına bağlı olarak süresiz nafaka talep edebilir. Nafaka yükümlüsünün ağır kusurlu olması gerekmez. Bu nafaka yoksulluk nafakası olarak verilir.
Maddi tazminat veya yoksulluk nafakası, toptan veya aylık olarak ödenebilmektedir. Fakat manevi tazminat aylık olarak ödenemez. Toptan ödenmelidir. Maddi tazminat veya yoksulluk nafakası bağlanan kişi, başkasıyla evlendiği anda ve taraflardan birinin ölümü halinde, kendiliğinden ortadan kalkar. Alacaklı eşin, fiilen evlenmemiş ama aynı evde evlilik dışı bir hayat sürmesi, yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi durumlarında, talep üzerine mahkeme eşe bağlanan aylıkları iptal eder.
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında görevli mahkeme, ikametgâhınızın olduğu yer mahkemesidir. Mahkeme nafakaların derecesini, mali durum değişikliklerini, sosyal durumları ve ekonomik değişiklikleri göz önünde tutup, hakkaniyet gereğine bağlı olarak arttırıp, azaltabilir. Eşlerin nafaka veya tazminat talep etmeleri, boşanmadan itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde dava açmalarında bağlıdır.
Hâkim, reşit olmayan çocukların menfaatini göz önünde bulundurup, onların çıkarları doğrultusunda, boşanan taraflardan hangisine ait olacağına karar verir. Velayeti üzerine verilmeyen eş, çocukla uygun kişisel ilişki kurmak için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. Eşler, çocukların kişisel ve ruh sağlığını zedelemekten, çocuğun eğitim ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür. Kanunumuzda tanından şartlara bağlı olarak, anne ya da baba, çocuğun huzurunu tehdit eder, çocuğa karşı ilgisiz davranır, kötü örnek olabilecek uygunsuz hayat yaşar veya diğer önemli sebepler varsa, çocukla kişisel ilişki kurma hakkı düşer veya velayeti kendinde alınabilir. Olağan üstü haller mevcut ise, çocukla ilişki kurma hakkı, hısımlara da tanınabilir.
Velayeti kendisine verilmemiş olan kişi, mali gücü oranında çocuğun bakım ve eğitim için gerekli giderlere katılmak zorundadır. Medeni kanunumuz, bu nafakaya çeşidine, iştirak nafakası demiştir. Boşanma ile çocukların, ana ve babasına karşı olan mirasçılık hakları ortadan kalkmaz.