Çarpık kentleşme nedir?
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan ve uzun yıllardır üzerinde çok kapsamlı çalışmalar yapılmaya çalışılmasına rağmen aşılamayan çarpık kentleşme en yalın anlatımla, şehirlerin herhangi bir denetim olmaksızın rast gele biçimde büyümesidir. Denetim gücünün aktif bir biçimde çalışmaması veya hiç bulunmaması halinde ortaya çıkan çarpık kentleşme sorunu kısa vadede şehir sakinleri açısından bir sorun olarak algılanmasa da, uzun vadede çözülmesi daha da zor hale gelen devasa bir problem haline dönüşebilir. Çarpık kentleşme sorununun uzun vadede çok büyük etkilere neden olması, ileri görüşten yoksun bir bakış açısı ile bu problemin aşılamamasına sebep olmuştur. Uzun yıllar önce şehrin gelişiminin tahmin edilmesi ve bu yönde çalışmaların yapılması gerekirken yüz binlerce hatta milyonlarca insanın yaşam alanı haline gelen bir kentin yeniden yapılandırılması çok daha zor bir süreç haline dönüşmektedir.
Çarpık kentleşmenin en büyük nedeni, şehir planlamacılığını ileri görüşün hakim olduğu bir perspektiften değerlendirememektedir. Günümüzde dünya genelinde çarpık kentleşme sorunu yaşanan birçok yaşam alanındaki insan sayısı milyonlara ulaştığından, bu kadar çok insanın yaşadığı bir bölgede uzun süreli yapılandırma çalışmalarının yapılması imkansız hale gelmiştir. Şehirler planlanırken estetik görünüm kadar şehir içinde yaşayan insanların ihtiyaçlarının da düşünülmesi gerekir. Ancak bu planlamanın mevcut şehir nüfusuna ve yapısına göre değil, şehrin gelecekteki nüfusu ve gelişen teknolojilerin şehri nasıl etkileyeceği düşünülerek yapılması gerekir. Onlarca yıl öncesinden gelecek düşünülerek planlanması gereken altyapı, ulaşım, tarihi doku, doğal çevre, barınma ihtiyacı ve daha pek çok konunun birden bire şehirde yaşayan insanları etkilemeden değiştirilmesi çok zor, çoğu zaman da imkansızdır.
İnsanların günümüzde ve gelecekte oluşacak doğal ihtiyaçları düşünülerek yapılması gereken şehir planlamacılığı, tarihsel dokunun korunmasını da gözetmek zorundadır. İçinde yaşadığımız ülkenin binlerce yıldır medeniyetler beşiği olduğu düşünüldüğünde, her ilimizin kendine özgü tarihsel bir dokusu olduğu aşikardır. Tarihi eserlerin korunmasını hedefleyen bir şehir planlamacılığı ile gelecek nesillerin de bu tarihsel dokudan yararlanması sağlanır. Doğal kaynakların korunmasına yönelik politikaların geliştirilmemesi de, çarpık kentleşme sorunun dallanarak daha da karmaşık bir problem haline dönüşmesine neden olur. Şehir bünyesinde yaşayan insan sayısının gelecek yıllarda ne kadar artacağını doğru şekilde hesaplamak, bugünden itibaren geleceğe yönelik altyapı çalışmalarının yapılmasını sağlayacaktır. Ülkemizin pek çok ilinde yaşana çarpık kentleşme sorunu, gelişen çağın ihtiyaçları düşünülmeden yalnızca “günü kurtarmak” için yapılan çalışmaların eseridir.
Çarpık kentleşme sorunu yaşanan büyük şehirlerin düzenlenmesi şüphesiz kısa vadede gerçekleştirilebilecek bir çalışma değildir. Bunun için şehir bölgesel olarak incelenmeli ve aşamalı olarak tüm şehir sakinleri yapılan çalışmalardan etkilenmeden düzenlemeler yapılmalıdır. Günümüzde dünyanın tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde hala otomobil satışlarının dur durak bilmeden artış göstermesi, metropol olarak tanımlanan tüm büyük şehirlerde trafik sorunun yaşanmasına neden olmaktadır. Çarpık kentleşmenin en büyük göstergelerinden biri olan trafik problemi ancak geleceğin teknolojileri ve ihtiyaçları düşünülerek geliştirilen projeler ile ortadan kaldırabilir. İçinde yaşadığımız dünyanın sahip olduğu ve bizim de yaşamak için muhtaç olduğumuz doğal kaynakları korumaya yönelik planlamalar ile gelişen şehirler, insan ihtiyaçlarının da daha kolay bir biçimde karşılanmasını sağlayacaktır.