Çiftçiyi topraklandırma kanununun önemi nedir?
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, toprağı olmayan veya kendisine yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş güçlerini değerlendirecek ölçüde toprak edinmeleri için 11 Haziran 1945 tarihinde çıkarılmış olan yasadır.
Bu kanun siyasal sonuçları itibariyle son derece önemli gelişmelere sebep olmuş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde ve dışında ilk defa bu kadar büyük çatlaklara yol açmış ve bu çatlaklar nedeniyle çok partili hayata geçişe önemli bir adım atılmıştır.
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, halk arasında genel olarak Toprak Yasası olarak bilinir. Tüm muhalif çalışmalara karşın ve Milli Şef İsmet İnönü’nün meclisi etkilemesi sonucunda, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu büyük oy çoğunluğu ile yasalaşmıştır. Ancak İsmet İnönü’nün, Toprak Yasası’nın meclisten geçmesinden sonra Tarım Bakanlığı’na muhalif milletvekili olan Cavir Oral’ı getirmesi ve 1948 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun “Memleketin zirai ve sosyal hayatını zedeleyeceğini…” yönündeki açıklamasıyla yasanın hiçbir zaman uygulanmayacağını göstermiştir.
Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllarda yurda göç eden Türkler ile yurt içinde hükümetin siyasi nedenlerle aldığı yer değiştirme önlemleri sonucunda toprağa ihtiyaç duyan çiftçilere, yürürlükteki yasadan yararlanılarak çeşitli zamanlarda toprak dağıtımı yapılmıştı. Ama bu yöntemler son derece yetersizdi. Daha kapsamlı bi,r torprak reformuna gereksinim vardır. Bu nedenle hükümet bu konuda bir tasarı hazırlayarak meclise sundu. Tasarı mecliste uzun ve son derece çekişmeli geçen görüşmelerden sonra kabul edildi.
Kanunun 1. maddesi, bu yasayla toprak verilenlere ve yeterince toprağı bulunup da üretim araçları eksik olan çiftçilere gerektiği zaman onarma ve işletme sermayesi ile canlı ve cansız demirbaş verilmesini de kapsıyordu. Ayrıca toprakların sürekli işlenmesini sağlamak için yeni malikin dağıtılan toprağı doğrudan işletmesi, toprağın ortakçılık veya kira yoluyla işletilmemesi ve yasaya aykırı hareket eden yeni maliklerden toprağının geri alınması gibi bazı kurallar getirmiştir.
Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun ana amaçları arasında yurt topraklarının sürekli işlenmesini sağlamak bulunuyordu. Bu hükmün konulmasının önemli bir nedeni de, elinde büyük toprak bulunan; ancak bunu işlemeyen veya bir bölümünü işlemeyen sahiplerini üretime zorlamaktı. Bir başka maddede ‘‘Makbul bir özrü olmaksızın üst üste üç yıl sürüm, ekim ve bakım görmeyen arazi işlenmiyor sayılır.’’ denilmiştir. Bu topraklar da topraksız köylüye dağıtılacak topraklar arasında yer alacaktı.
Yasanın büyük bir direnişle karşılaşmasının en önemli nedeni bazı kişilerin topraklarının 5 bin dönümü geçen kısmının ve yasanın yürürlüğe girmesinden sonra işletilmeyen toprakların tamamının kamulaştırılmasının önünün açılmasıydı. 1945 yılının Mayıs ayında TBMM’ye sunulan tasarı büyük çalkantılara neden oldu. Kurulan geçici komisyonda Cavit Oral, Emin Sazak, Adnan Menderes, Halil Menteşe gibi büyük toprak sahipleri bu tasarıyı “oldukça zararsız” bir şekle koymayı başardılar. Bunun üzerine, başta dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere daha radikal bir toprak yasası çıkartılmasını isteyenler tasarıya, uygulamada işletilmeyecek olan 17. maddeyi eklediler. Yasanın TBMM’de kabul edilmesi büyük toprak sahibi bazı milletvekillerinin o dönemde tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’nden ayrılarak mecliste bir muhalefet grubu kurmalarında ve Demokrat Parti’nin kuruluş sürecinin hızlanmasında önemli rolü oldu.
Yasanın uygulanmasını sağlayacak tüzüğün çıkartılması 1947 yılı Mayıs ayına kadar geciktirildi. 1948’de Tarım Bakanlığına, yasanın muhaliflerinden büyük toprak sahibi Cavit Oral’ın getirilmesi İsmet İnönü’nün geri adım attığını göstermiştir. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu tatbik edilmeden seçim kaygıları nedeni ile 1950 seçimlerinden önce tadillere uğramış ve bu suretle esas amacından uzaklaşmıştır.1950 seçimleri öncesinde, 1950 yılının Mart ayında CHP iktidarının üst düzey yöneticileri Kanunun 17. maddesini iptal ettirdiler. Daha sonra 1955 yılının Mayıs ayında Demokrat Parti iktidarında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 24 maddesi daha değiştirilmiş ve 1973 yılında kabul edilen yeni Toprak ve Tarım Reformu Kanunu ile yürürlükten kalkmıştır.
Bu kanun bazı eksiklikler ve yöntem yanlışlıklarından dolayı istenen sonucu veremedi. Tasarının hazırlanması sırasında toprak mülkiyetinin dağılımına ilişkin sayısal verilerin araştırılması yoluna gidilmediğinden dolayı bu konuda güvenilir bilgiler bulunmuyordu. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çerçevesinde 1947-1972 yılları arasında ve büyük bölümü 1950’li yıllarda olmak üzere, 22 milyon dönümün üzerinde arazi topraksız ve az topraklı ailelere dağıtıldı.