Cumhuriyetçilik nedir?
Monarşi ile oligarşi gibi kavramların zıt anlamlısı olan cumhuriyetçilik; devlet yönetiminin belirli bir kişi ya da ailenin tekelinde değil, halkın “belli bir süreliğine ve belirli yetkilere sahip olarak” seçtiği hükümet temsilcisinin elinde olmasını gerektiğini savunan bir yönetim biçimi düşüncesidir. Devletin yönetiminin halkın elinde olduğu bir yönetim biçimini savunan cumhuriyetçilik, devlet başkanının da halk tarafından seçilmesi gerektiğini ve başkanın da halkı “temsil eden bir simge” olması gerektiğini söyler. Halk devlet yönetimini teslim edeceği kişiyi kendi belirlerken bu kişiye belirli sınırları olan yetkiler vermekte, bu yetkileri de yine daha önceden hukuki olarak belirlenen bir müddet boyunca kullanılabilmektedir. Ülkemizde cumhuriyet dendiğinde akla ilk gelen ise Mustafa Kemal Atatürk’ün temel ilkelerinden biri olan cumhuriyetçiliktir.
Mustafa Kemal’in devlet anlayışını ifade eden temel ilkelerden biri olan Cumhuriyetçilik, ulus devletin tam bağımsız bir yapıda ve çağdaşlaşma hedefine ilerlemesini sağlayan temel dinamiklerdendir. Atatürk’ün devrimlerinin temelini oluşturan düşüncelerden biri olan Cumhuriyetçilik; devlet yönetiminin kayıtsız şartsız halka ait olması manasına gelir. 1937 yılına kadar aralarında cumhuriyetçiliğin de olduğu Atatürk İlkeleri sadece Cumhuriyet Halk Fırkasının programlarında yer almış olsa da, bu yıl çıkarılan yeni bir kanunda tüm Atatürk İlkeleri 1924 Anayasası’na eklenmiştir. Aralarında cumhuriyetçiliğin de bulunduğu Atatürk İlkeleri’nin 1924 Anayasası’na eklenmesi ile birlikte tüm ilkeler hukuki olarak Türk milletine mal olmuştur. Demokrasinin bir uygulama biçimi olan Cumhuriyetçilik, halkın halk tarafından yönetilmesi ve mevcut rejimde de halkın söz sahibi olması manasına gelmektedir. Bir başka değişle devlet yönetiminde cumhuriyetin mevcudiyeti Cumhuriyetçilik demektir.
Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılların sonunda ortaya çıkan cumhuriyetçilik fikri takip eden yıllarda yaşanan Kurtuluş Savaşı ile siyasi ve askeri kesimdeki kilit isimler tarafından benimsenmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da kayıtsız şartsız devlet rejimi olarak belirlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 1937 yılında Anayasaya dahil olan ilkelerinden olan Cumhuriyet için; “Türk milletinin adetlerine ve yapısına en uygun yönetim biçimidir” ifadesini kullanmıştır. 1923 yılından itibaren Anayasaya eklenen cumhuriyet yönetimi, Anayasa’nın da ilk maddesidir. Cumhuriyetin temel nitelikleri ise Anayasa’nın 2. Maddesi’nde; “Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir” ifadesiyle belirtilmiştir. Mustafa Kemal ayrıca cumhuriyetin önemini; “Demokrasinin en belirgin ve tam şekli cumhuriyettir” sözleriyle de açıklamıştır. Cumhuriyeti Türk gençliğine bir emanet olarak bırakan Mutafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlaşması için cumhuriyet rejimine bağlı kalması gerektiğini de yaptığı açıklamalar ile birçok defa dile getirmiştir.