Dadaloğlu kimdir?
Gerçek adı Veli olan Dadaloğlu, Osmanlı Devleti’nin Anadolu Türkmenlerini iskan politikasına tepki olarak doğmuş isyanlarda rol almış tanınmış bir halk ozanıdır. 18. yüzyılın son çeyreğinde Kayseri’nin Tomarza ilçesinde dünyaya gelmiştir. 19. yüzyılın ortalarında öldüğü bilinmektedir. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Dadaloğlu, güney illerinde dolaşan ve Toros dağlarında Erzin, Kozan, Payas yörelerinde yaşamış olan göçebe Türkmenlerin Avşar boyuna mensuptur. Yaşamı hakkında fazla bir bilgiye sahip olmadığımız Dadaloğlu’nun şiirleri yazılı kaynaklar aracılığıyla değil, sözlü gelenek aracılığı ile günümüze kadar ulaşmıştır. Türkmen-Avşar aşıklarının en önemli kişilerinden biri olan Dadaloğlu, Kul Mustafa mahlasını kullanmış olan Aşık Musa’nın oğludur. Az da olsa bir eğitim almıştır. Avşar beylerinden Küçük Alioğlu, Sırkıntı beylerinden Murtaza Bey ile Kozanoğlu’nun yanında imamlık, katiplik yaptığı anlatılmıştır lakin bu konuda fazla bilgi yoktur. Daha çok Gavurdağı ve Ahır Dağı yörelerinde yaşadığı belirtilmektedir. Toroslar’ı, Çukurova’yı, Orta Anadolu’yu dolaşan Dadaloğlu, şiirlerinde göçerlik şatlarını, döneminde Orta Anadolu’da meydana gelen aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı Devleti ile savaşlarını duru ve sade bir dille anlatmıştır. Dili Anadolu Türkmen boylarının kullandığı halk Türkçesi olan halk ozanımız Dadaloğlu Anadolu’nun halk şiiri geleneğine damgasını vurmuş en önemli ozanlarımızdan biri olmuştur.
Dadaloğlu’nun şiirleri, yerleşik hayata geçmek istemeyen Türkmen aşiretlerinin sesi ve sözlü tarihi olarak kabul edilebilir. Bu itirazlardan dolayı Osmanlı Avşarlara tarım arazileri vermiştir. Ama o yinede kabile üyelerinin en geleneksel göçebe yaşam tarzını tercih ve Osmanlı yüksek komutanı karşı mücadele etti. Dadaloğlu mücadelesini şiirlerine de yansıtmış, halkının duygularını ve tepkilerini konu almıştı. “Ferman padişahınsa, Dağlar bizimdir.” Hemen herkes tarafından bilinen ve direnişini belirten ünlü sözüdür.Mücadelenin sonunda, Osmanlı hükümeti nihayet halkı yerleşik yaşamaya ikna etmiştir. Yeni yerleşkeler İç Anadolu’da, eski alanın kuzeyinde bulunuyordu.
Osmanlı İmparatorluğu’nda iki ayrı edebiyat türü bulunmaktadır. Saray edebiyatı ve divan edebiyatı Osmanlı Türkçesi, Farsça ve Arapça kelimelerin harmanlanmış hali ile yazılıyordu. Bu dil, günlük konuşmada fazla kullanılmıyordu ve nüfusun çoğu için anlaşılabilir bir dil değildi.
Dadaloğlu’nun koçaklamalarında epik bir söyleyiş tarzı dikkat çekmektedir. O, 19 yüzyıl aşıkları içinde konargöçer Türkmen aşiretlerinin geleneksel dünyasını, törelerini yansıtan şiirleriyle ün yapmıştır. Aşık, soyluluk, yiğitlik ve dayanışma gibi değerlerin değişmeye başladığı bir dönemde bu değerleri savunan bir aşiret aşığı olarak tanınmış ve sevilmiştir.
Dadaloğlu’nun şiirlerinde zorunlu iskanı kabullenememe ve toprağa bağlı yaşama uyum gösterememe gibi iki önemli olgu yer almaktadır. Kavga şiirlerindeki epik söyleyiş, iskan sonrası şiirlerde yerini lirizme ve kimi zaman da duygusal bir içlenmeye bırakmıştır
Dadaloğlu içinde yaşadığı toplumun yani konar göçer toplumun sözcüsü olmuş, göçebe yaşamın doğal söyleyiş biçimiyle lirizmi yakalamış ve kendisinden sonra gelen aşıkları da etkileyerek Çukurova aşık şiirinde bir gelenek oluşturmuştur.
Dadaloğlu Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Kavaklıpınar köyünde hayata gözlerini yummuştur. Mezarı Kırşehir‘ in Kaman ilçesinde bulunmaktadır. “Biter Kırşehir’ in Gülleri Biter” adlı türkünün söz yazarı olması, mezarının Kaman’ da bulunduğunun bir göstergesidir.
Bazı şiirleri:
1- Aslımı Sorarsan
2- Aşağıdan Yusuf Paşam Geliyor
3- Binboğa
4- Bir Yiğit De Anasından Doğunca
5- Can Evimden Vurdu Felek N’eyleyim
6- Çıkarım Bozok Dağına
7- Çiçekdağı
8- Dinleyin Ağalar Bir Söz Edeyim
9- Dostun Bahçesinden Yâd El Geçmesin
10- Dumanlıdır Aladağ’ın Alanı
11- Gel Ha Güzel Gel Ha Methin Söyleyim
12- Gönülden Gonüle Yol Gider Derler
13- Görünür (Koşma)
14- Her Sabah, Her Sabah Seyran Gezerken
15- Ilgınca Sılgınca Görünen Dağlar
16- Ilgıt Ilgıt Seher Yeli Esiyor
17- Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri