Doğal seçilim nedir?
Charles Darwin’in ünlü evrim teorisi ile Avrupalı bilim çevrelerinin ilgisini çekmiş bir biyoloji konusu olan doğal seçilim, belirli bir türün dış çevreye uyum sağlaması için daha elverişli organizmalara sahip olması halinde yaşam şansının daha yüksek olmasını sağlayan evrimsel mekanizmadır. Doğal seleksiyon olarak da anılan doğal seçilim, günümüzde Charles Darwin tarafından ortaya atılan biçiminden büyük oranda farklılık gösteren bir biçimde incelenmektedir. Canlıların dış çevreye uyum sağlaması sürecinde daha elverişli organizmalara sahip olan türlerin bu özelliklere sahip olmayan türlere göre yaşama ve üreme şansının daha yüksek olduğunu söyleyen bu düşünce biçimi, böylece elverişli organizmaların genlerinin bir sonraki nesle aktarıldığını iddia etmektedir.
Biyolojinin temel inceleme alanlarından biri olan canlıların dış ortama uyum sağlaması süreci, aslında insanoğlunun da içinde olduğu ve sürekli değişen şartlar ile yenilenen oldukça uzun bir süreçtir. Dış ortama uyum sağlamakta sorun yaşayan organizmaların bulunduğu türlerin doğal seçilim ile üreyemediğini ileri süren bu düşünce, böylece popülasyonun yalnızca üremeye, adaptasyona ve yaşamsal faaliyetlere devam etmede başarılı türlerden oluştuğunu kabul eder. Doğal ayıklanma, doğal eleme, doğal seçme, doğal seçilim ve doğal seleksiyon gibi birçok farklı tanımla ifade edilen bu süreç, günümüzde varlığını sürdüren canlı türlerinin yaşam koşullarına uyum sağlamakta en başarılı olan türler olduğunu söyler.
Doğal seçilim süreci tamamen birey üstü bir sistematik olduğundan biyoloji bilimi bu süreçte daha çok kalıtsal özelliklerin taşınmasıyla ilgilidir. Yaşadığı ortam koşullarındaki değişimlere uyum sağlamakta başarılı olan bireyler, doğal seçilim süreci içinde ergenliğe ulaşabilir ve böylece üreyerek kalıtsal özelliklerini bir sonraki nesle aktarabilir. Elverişli özellikler olarak adlandırılan bu evrimleşme süreci sonunda bir sonraki nesil daha yaygın ve baskın hale gelir. Doğal seçilim süreci dış ortamdaki değişimlere ayak uyduramayan bireylerin gelişememesine ve dolayısı ile bir sonraki nesle kalıtsal özelliklerini aktaramamasına neden olur.
Doğal seçilim canlılar arasındaki en iyi adaptasyon yeteneğine sahip türlerin belirlenmesi olarak da yorumlanabilir. Bu düşünce yapısı ile incelendiğinde binlerce yıllık canlı popülasyonunun geliştiği dünyada günümüzde var olan tüm türler, doğal seçilim sürecinden geçmekte başarılı olmuş yani dış etkenlere adapte olabilmiş ataların devamıdır. Adaptasyon sürecinde başarısız olan bireyler üreyemediğinden, bu bireylerin kalıtsal özelliği olan genler de bir sonraki nesle aktarılamaz. Böylece canlı yaşamı kendi içinde zayıf türleri eleyerek, hayatta kalma becerisi en yüksek olan canlıların popülasyonda yer almasını sağlar.