Dogmatizm nedir?
Bilginin tek gerçek olduğunu kabul eden felsefe akımı olan dogmatizm, çeşitli tartışmalar ile mutfak değerin asla değiştirilemeyeceğini ve bu nedenle de araştırma yapılmasının gereksiz olduğunu savunur. Temelinde skolastik düşünce yatan bir felsefe anlayışı olan dogmatizm, modern çağın en önemli kavramlarından biri olan gelişim ve değişimi inkar eder. Yalnızca kendi düşüncesinin doğru olduğunu iddia eden ve diğer hiç bir görüşe önem vermeyen bir akım olan dogmatizm, deney ve gözlemler dışında kalan metafiziksel önermelere daha yakındır. Tüm bu özellikleri ile incelendiğinde dogmatizm; kesin ve mutlak doğrunun bizzat aklın kendisi olduğunu söyleyen, hakikati öğrenmek için çıkılan yolculukta bilgiye ulaşmak için yalnızca akıl yeterli olacağını düşünen ve bu nedenle de söz konusu bilginin kendisi olduğunda da metafiziğin mümkün olduğunu iddia eden bir felsefe akımıdır.
Dogmatizm her ne kadar felsefenin inceleme alanlarından biri olsa da, günümüzde hayatın birçok farklı alanında ve belki de her alanında karşılaşılabilen bir kavram haline dönüşmüştür. Farklı düşüncelere yer olmayan, bakış açısı tek noktaya odaklı olan ve diğer perspektiflere kesinlikle yer vermeyen, deney ve gözlemin herhangi bir geçerliliği olmadığını iddia eden ve gerektiğinde zorbalık dahi uygulanarak farklı seslerin susturulduğu her ortamda dogmatizme rastlanabilir. Avrupa coğrafyasının Orta Çağ cahilliği ile boğuştuğu ve para karşılığı cennet yer satmak(endüljans) gibi irrasyonel bir tutumu dahi rahatça sergileyebilen İspanyol, Roma ve Orta Çağ Engizisyonu’nun mutlak güç olduğu yıllar, dogmatizmin en etkili olduğu dönemdir.
Orta Çağ Hıristiyan kültüründe kilisenin mutlak bilginin kaynağı olarak görülmesi, başlıca dogmatizm tanımının karşılığı haline dönüşmesine sebep olmuştur. Cadılık, büyücülük ve diğer pek çok gerçeküstü iddianın kanıtlanması için deney ve gözlem sonuçlarını kabul etmeyen kilise, kendi düşüncesi olan işkence ve idamların tek çözüm olduğunu kabul etmiş ve böylece gerçek bir dogmatizm örneği sergilemiştir. Kilisenin takındığı bu dogmatizm yanlısı tutum, farklı görüşlere ve rasyonel nedenlere kulak asılmamasının ve yalnızca kendi düşüncelerinin mutlak doğru olarak kabul edilmesinin tarih perdesindeki en çarpıcı örneklerinden biridir. Orta Çağ kilisesinin bu dogmatizm yanlısı düşünceleri doğrultusunda suçlanan kişinin ateşe dahi atılsa büyücü ya da cadı olduğu için yanmayacağının kesin olarak kabul edilmesi ve diğer hiç bir görüşe değer verilmemesi, kişinin ateşe atıldığı zaman yanmasının suçluluk göstergesi olduğu sonucuna varılmasını sağlamıştır. Benzer şekilde Orta Çağ döneminde herhangi bir sözün Aristotales tarafından söylenmiş olması, bu ibarenin tartışmasız doğru olarak kabul edilmesini sağlamıştır.