Doğum sonrası depresyon nasıl olur?
Doğum sonrası depresyon yaşamak oldukça sık rastlanan sorunlar arasındadır. Anne adayları için doğumla birlikte bebek sahibi olmak mutluluk verici bir olaydır. Fakat annenin bundan sonraki yaşamı stresli ve zor geçebilir. Kadının anne olmasının, yaşadıklarından dolayı kederli ve kaygılı olması çok normaldir. Bu dönemde kadında ruh halinde değişimler olabilir. Bu etkiler genellikle doğumdan sonra 7-10 gün içinde kaybolur. Ancak az sayıda olan annelerde daha ağır etkiler meydana gelebilir, depresyon ve psikoz etkileri oluşabilir. Bu durum doğum sonrasında 6 hafta içinde sinsi bir şekilde başlayabilir. Bu etkiler kadınlarda bir kaç aydan 1-2 yıla kadar sürebilir.
Doğum sonrası depresyon sebepleri nelerdir?
- Biyolojik nedenler: Bunlar arasında gebelik döneminde yükselen östrojen ve progesteron hormonlarının doğumla ani olarak düşmesi gösterilir. Doğumdan sonraki geç dönemde başlayan depresyonda ise, tiroit bozuklukları etkili olabilir. Kadındaki folat eksikliği de, doğum sonrası depresyonda etkili olabilir.
- Psikolojik nedenler: Doğumdan sonra kadınlarda hem hormonal değişimler olmakta, hem de kadınların % 10-15 inde psikolojik bozukluklar olmaktadır. Buna sebep olarak kişiler arasındaki ilişkiler, sosyal stres yaşanması ve sosyal destek gösterilebilir. Yaşamlarının dış etkilerle yöneltildiğini düşünen anneler, doğumdan sonraki depresyona daha yatkındır. Burada anne kendini bağımsız kendiliğini kaybetmiş, yani alıcı rolünü kaybeden, bunun karşılığında besleyici rolünü kazandığını düşünmektedir. Gebeliğin sona ermesinden sonra bunu bebekle olan yakınlığın kaybedilmesi ve sevdiği bir kişinin kaybı olarak değerlendirir.
Kadının doğum sonrasında depresyon yaşaması hangi döneme aittir?
Depresyonun olması hem gebelikte yaşananlara, hem de bebeğin doğumuyla yaşananlara bağlıdır. Geçmişte yaşanmış ruhsal sıkıntılar, evlilikle ilgili problemler, ailedeki ruhsal sorunlar, istenmeyen bir gebelik yaşanması, anneliğe hazır olmama, ilk gebelik deneyimi, doğumdan korkmak ve sosyal destekten yoksun olmak gibi etkiler buna etken olabilir. Doğumdan sonra kendini eşiyle çift olmaktan çok, anne ve baba gibi hissetmek, bebek bakımından dolayı yaşanan stres gibi sorunlar depresyonu tetikleyebilir. Gebelikte evliliğin gerilimli olması, yaşanan olayların istenmemesi gibi faktörlerde bundan sorumludur. Eşlerinden yeterince destek alamamış kadınlarda doğum sonrası depresif etkiler gösterir.
Doğum sonrası depresyonun belirtileri nedir?
- Şiddetli boşluk duygusu ve hüzün, duygusal küntlük ya da duyarsızlık
- Aile, arkadaşlar ve sosyal etkinliklerden uzak durmak
- Aşırı yorgun hissetmek ya da enerji azlığı gibi şikâyetler
- Konsantrasyon bozukluğu
- Bebekleriyle ilgili endişe yaşamak, beslenme ve uykusu hakkında korkuların olması ve yeterince bebeğini sevmediği hissine kapılmak
- Bellek zayıflığı
- İştahsızlık, uykusuzluk ve kilo kaybı
- Sinirlilik, endişeli olmak, bunaltı, sıkıntı, panik atak ve kendiliğinden ağlama gibi etkiler
- Psikomotor hareketlerinde artış ve yerinde duramamak
- Bebeğiyle ilgilenmeyi istememek ve bebeğini öldürme isteği olması
- Mutlu olacakları bu dönemde hissettikleri hakkında suçluluk duymak, istek kaybı
Doğum sonrası depresyonunun tedavisi nasıl yapılır?
Bu erken yaşta gebe kalan kadınlarda yaklaşık olarak % 30 oranında yaşanır. Ayrıca önceden depresyon öyküsü olan kadınlar buna yatkındır. Doğumdan sonra oluşan bu duygusal değişimlerin tam olarak sebepleri bilinmese de, bu durumun tedavisi vardır. Kadınlar bu duyguları yaşadıklarında dinlenmeli, bebekleri uyuduğunda istirahat etmeli, arkadaşlarından ve ailesinden yardım almalı, düzenli olarak duş alıp giyimlerine dikkat etmeli, yürüyüşler yapmalı ve rahatlamalıdır. Ağır depresif etkiler olduğunda, tıbbi değerlendirmeler yapılmalıdır. Buna neden olan etkileri gidermek için antidepresan ya da antipsikotik ilaç kullanılması, gerekli tetkikler ve muayene yapılması gerekir. Anne ve baba için terapiler uygulanabilir. Anneler gebeliğin fizyolojik bir durum olduğunu kabul ettiklerinde, bundan etkilenmeden kurtulabilirler. Bir bebekle kalmak ilk başta anneyi tedirgin etse de, bebeğiyle birlikte yaşamayı öğrenmesi gerekir. Doğum sonrasında bebek ve annenin birbirini tanıma sürecinin destekle aşılması gerekir.