Düalizm nedir?

Düalizm, felsefe ve din biliminde başta olmak üzere, çeşitli öğretileri tanımlamak için geliştirilmiş olan bir yöntemdir. Bu öğretilerin tamamında iki temel maddenin (genel olarak zıt) bulunduğu yer almaktadır. Bu iki temel madde, bilhassa zıt güçler ya da varlıklar olabilir.
düalizm
Dilimize ikicilik olarak çevrilen ve “iki” anlamındaki Latince “duo” sözcüğünden türetilmiş olan düalizm, birbirine indirgemeyen iki farklı tözün olduğunu savunan felsefi bir yaklaşım olarak tanımlanmaktadır. Bu yönüyle düalizm bütün varlıkların tekbir tözden kaynaklandığını savunan tekçilik ve ikiden fazla sayıda töz olduğu iddiasındaki çokculuk yaklaşımlarından ayrılmaktadır.

Genellikle dişi-erkek, iyi-kötü veya aydınlık-karanlık olan bu çiftler, Çin öğretilerinde Yin-Yang, Hint düşüncesinde Tamus-Satva, Zerdüştilik inancında Ahura mazda-Angra mainyu olarak tasavvur edilmiştir. Din biliminde düalizm, bütün varoluşu öteki dünya-dünya, yaratan-yaratılanlar, ruh-madde, gibi karşıtlıklarla açıklayan bir perspektif olarak anlaşılabilir.

Bütün varlıklar düşünüldüğünde cansız ve canlı olarak iki gruba ayrılmaktadır. Canlı bir varlık olarak; isteriz, düşünürüz, mutluluk ve kızgınlık gibi çeşitli duyguları yaşarız. Bu yönümüz ile kendimizi, başka fiziksel nesnelerden farklı görürüz. Bu gözlem insanları canlı olarak farklı yapan “şeyin” fiziksel yapısı dışında farklı bir şey olduğu sonucuna götürmektedir. Düalizm veya dilimizdeki adıyla ikicilik bu noktada doğar. İkici model zihin/bilinç ve beyin/bedenin tamamen kendine ait, farklı şeyler olduğunu kabul etmektedir. Bu modelde, zihin maddenin hem dışına itilir ve hem de tam karşısına alınır. Bu durumun bir sakıncası olarak zihin, bilimin inceleme konusu dışına itilerek, mistisizmin, felsefenin konusu haline gelir.

Bir kişi tam olarak fiziksel temellerden oluşuyor ise, zihinsel durumları fiziksel durumların düzenlenmesinin bir neticesi olacaktır. Dolayısıyla, fiziksel nesneler olan taşlar ile kişiler arasında açık bir ayrım yapılması söz konusu değildir. İkiciliğe göre, zihinsel işlevler fiziksel olmayan bir şeylerden meydana gelmelidir. Diğer tarafta herhangi bir fiziksel olmayan şey olmaksızın zihni karakterize edebilirsek, ikicilik kesinlikle yanlış olacaktır.

İkici yaklaşım aslında ünlü düşünür Descartes’tan önceye uzanan bir yaklaşımdır. Sokrates öncesi gerçeklik/göze görünen, Platonun form/dünya, daha yakın zamanalrda Hume’un bilgi/değer, Kant’ın ampirik insanüstü/doğaüstü, Heidegger’in varlık/zaman, Russell’ın var oluş/varlık ayrımı ve Descartes’ın zihin/beden ayrımı bu yaklaşıma dayanmaktadır. Descartes’ın ikiciliği bilişsel bilimciler ve modern felsefecilerin arasında kartezyen ikicilik olarak ilgi çekici olanıdır.

Diğer bir zihin beden etkileşimi zihnin ve bedenin/maddenin karşılıklı olarak dengede birbirini eşit şekilde etkilemesidir. Bu bir madeni paranın iki yüzüne benzetilmektedir. Yazı ve tura gibidir. Bir başka ifadeyle çift görünümlüdür ve özdeş olarak iki yüzü birlikte parayı oluşturmaktadır. Bilinç-zihin maddeye, madde de zihne etki etmektedir. İkisi arasındaki fark, nereden bakıldığına göre değişir. Dışarıdan bakıldığı zaman beyin/bedensel bir durum olarak görülebilir. İçten bakıldığı zaman ise zihinsel olan bir durum görülür. Ancak, iyi bir ikici (düalist) yaklaşım, hangi şekilde olursa olsun, “dünyanın tamamen farklı bu iki yönünün birbirini karşılıklı etkilemesine neden olan maddenin sahip olduğu özellikleri ve ruhun niteliklerini ayrıntılı olarak anlatabilmelidir.”

İkici bakış açısının diğer bir kısmını da psikofizik paralelcilik veya koşutçuluk oluşturmaktadır. Koşutçuluğa göre, beden-beyin ve zihin birbirinden bağımsız, iki ayrı bütünlüktür. Aralarında herhangi bir ilişki mevcut değildir. Her ikisinin kendisine ait işletim kuralları bulunmaktadır. Beyin/beden ile zihin arasında, bedensel olaylar ile zihinsel olayların, birbirini etkilemeksizin, birbirine paralel olarak gerçekleştiğini savunan düalist zihin felsefesi kuramıdır. Beyin ve zihin olayları iki koşut dizi halinde oluşur. Sadece belli beyin görüngüleri karşılık gelen belli zihinsel görüngülere denk gelmektedir.

İkicilik yaklaşımı zirveye Descartes ile ulaşmıştır. Descartes’a göre, fiziksel olan her şeyin uzaysal uzanımı var ve parçalardan meydana gelir. Zihin uzanımı olmadığı, parçalardan oluşmadığından dolayı fiziksel olmamalıdır. Fiziksel gerçeklikte, ikiciliği destekleyen başka kavramlar vardır. Fiziksel gerçeklikler matematik terimlerle ifade edilebilirler. Doğanın kitabı matematik dilinde yazılmıştır. Fiziksel olan her şey geometrik olarak tanımlanabilir. Aynı özellikler zihinsel özelliklere uygulanamaz. Bundan dolayı fiziksel gerçeklik dışında, zihinsel durumları kapsayan başka bir gerçeklik olmalıdır.

Bir Cevap Yazın