Dünyadaki enerji sorunu nedir?
Dünyanın şu an iki büyük sorunu bulunmaktadır. Bu sorunlar enerji ve su sorunlarıdır. Bu yazımızda enerji sorununa değineceğiz. Yapılan bütün mücadelelerin temelinde bu iki sorun yatmaktadır. Özellikle 20. Ve 21. Yüzyıl bu sorunların neden olduğu bir çok olaya şahit olmuştur.
20. ve 21. Yüzyılların enerji yüzyılları olduğu gerçeğiyle hareket edip değerlendirmeler yapacağız. 20 . yüzyılın ilk çeyreğinden sonra kömür ile ilgili gelişmeler başlamıştır. Sanayi inkılâbı ile birlikte enerji kaynakları arayışı hızlanmıştır. İlk zamanlarda kömürle çalışan buhar gücüne dayalı makineler, sanayi ve ulaşım alanlarında kullanılan makinler çoğunluktaydı. Ancak II. Dünya Savaşı ve sonrasına baktığımızda petrolün ön plana çıktığını görmekteyiz. Aslında Lozan antlaşmasından itibaren yapılan görüşmelerde ülkemiz içinde petrol önemli bir yer işgal etmekteydi. Nitekim Musul sorununun çözümüne dair yapılan girişimlerde petrolle ilgili maddeler karşımıza çıkmaktadır. Yaklaşık son 20 yıldır nükleer enerji ve doğal gaz enerji kaynakları olarak hızlı bir gelişme göstermektedir.
Muhtemelen yeni bazı buluşlar ve hidrojen enerjisi giderek hayatımızda önemli bir yer edinecektir. Ülkeler arasındaki savaşların nedenleri olacaklardır. Enerji tüm ülkeler için yaşamsal bir değere sahiptir. Hayatımızın her alanında ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir. Özellikle ulaştırma, sanayi, kentleşme ve askerlik bakımından çok önemlidir.
Bütün alanlarda gösterilen ilerlemeler ve teknolojik gelişmelerdeki inanılmaz hız enerji ihtiyacını hat safhaya ulaştırmıştır. Bu nedenle tükenebilen kaynaklar nedeni ile gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bütün dünya ülkeleri yeni enerji kaynakları peşinde koşmaktadırlar.
21. yüzyılda ülkeler artık enerji kaynaklarını kendi kontrolleri altına almaya çalışmaktadırlar. Kendilerini tehdit edecek güçlere karşı ancak böyle mücadele edebileceklerini düşünmektedirler.
Fosil yakıtlar olarak değerlendirdiğimiz yakıt türleri olan petrol, doğal gaz, kömür vb yakıtlar enerji üretimini yaklaşık % 90’ ını oluşturmaktadır. Bu kaynakların yıllık üretim miktarları ile rezervler arasında farklar mevcuttur. Üretim miktarları kaynakları sahibi ülkeler tarafından arz-talebe bağlı olarak piyasaya sunulmaktadır.
Dünyada sık sık petrol fiyatlarında aşırı yükselişler meydana gelmektedir. Bu dönemlerden en önemli olanı 1973 yılında yaşanmış olan yükseliştir. Birinci petrol şoku olarak tarihteki yerini almıştır. Türk siyasi tarihine baktığımızda bu olayın ülkemizdeki faturası maalesef dönemin Ecevit hükümetine çıkarılmıştır. O dönemde kimsenin dünyadaki yükselişten haberi yok iken Bülent Ecevit bu krizden sorumlu tutulmuştur.
Petrol üretimini elinde bulunduran 13 ülke OPEC’i kurmuştur. Bu ülkeler genel olarak Asya, Ortadoğu ve Afrika ülkeleridir. Dünya petrollerinin % 65’i Ortadoğu, % 7’ si Güney Amerika, % 7 ‘si Afrika, % 2’si Avrupa ve geri kalanı diğer bölgelerde üretilmektedir.
Doğalgaz da rezervlerin büyük çoğunluğu Rusya, Kafkas ülkelerine aittir. Yine bu ülkelerin dışında Ortadoğu başta olmak üzere bir çok ülkede rezervler mevcuttur. Kömür bir çok ülkede bulunan bir enerji kaynağı olduğu için kaynak yerlerinden bahsetmeyi lüzumsuz görüyorum.
Petrol bir çok çevre sorununu da beraberinde getirmektedir. Doğalgaz petrole oranla zararı çok çok az olan bir enerji kaynağıdır. Bu sebeple daha çok alanda kullanılması daha faydalı olacaktır.
Günümüzde nükleer enerji giderek önemini artırmaktadır. Bir.ok ülkede nükleer santraller hızla artmaktadır. Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki en önemli sorunlardan biride bu santrallerin kurulmasıdır. Güçlü ülkeler bu ülkelerin gelişimine engel olmaya çalışmaktadır.