Edebiyatta serbest ölçü nedir?
Serbest ölçü uyağı ve ölçüsü olmayan şiirdir. Bu şiirlerde hece ölçüsü, aruz ölçüsü ve uyak kullanılmamaktadır. Bu nedenle nazım biçimi de olmaz. Serbest ölçüde serbest nazım ifadesi kullanılsa da, serbest şiir tanımlaması daha uygun olur. Yeni şiir akımlarında serbest şiir olarak ifade edilir. Bu şiirde tamamen şairin isteğine bağlı olur. Dizelerde bulunan hece sayıları, uzunlukları, hecelerin açık ya da kapalı oluşu, dizelerin uzunluğu ya da kısalığı, kafiye olup olmadığı gibi konular şaire bağlıdır. Şair bu konuda özgürce yazar. Serbest şiir temel olarak ölçeksizdir. Şiirde nakarat olmaması, bentlerine ayılmaması serbest şiirde temel özellik değildir. Ölçekli ve nakaratlara ayrılmamış olan şiirler serbest müstezat olarak tanımlanır.
Ölçekli ve nakaratlı olan şiirde bir ahenk bulunur. Serbest şiirde nakarat olmadığından, dış uyaktan faydalanılmaz. Her türlü ağırlık iç uyumla sağlanır. Bu şair açısından zor olur. Çünkü iç uyum dışa uyumdan daha zorludur. Şiirde olan tüm kelimelerden faydalanılması gerekir. Serbest şiirde ölçek bulunmadığından durak bulunmaz. Dizelerde durağa gereksinim duyan şair, dizeleri kırmak durumunda kalabilir. Şairler dizeleri böyle kırmak durumunda değildir. Bazıları dize başını klasik nazıma getirir, dize başında büyük harf kullanır, bazıları da kırılan dizeleri merdiven gibi yazar, kırılan dizede cümle bitmezse diğer cümlenin devamında olan kırık dizedeki baş harf küçük yazılır. Büyük harf ise, nesirdeki gibi sadece anlamlı cümle başında yazılır.
Serbest şiirin kaynağı nedir?
Divan müstezadından geliştirilen bir biçim olan serbest şiir, aslında Servet-i Fünun döneminde batıdan gelen nazım biçimlerinden biridir. Türk edebiyatında sadece serbest müstezat ile beraber anılmıştır. Serbeste müstezatlarda uzundan kısaya kadar değişik dizeler vardır. Aruz ölçüsünde ise uzun dizede olan ölçünün kırpılmasıyla orta, kısa en kısa dize ölçüleri oluşur.
Serbest şiir edebiyatımıza nasıl girmiştir?
Türk edebiyatında serbest şiirin en bilinen önemli temsilcisi Nazım Hikmet Ran olsa da, ilk denemeleri Tevfik Fikret yapmıştır. Servet-i Fünun döneminin yenilikçi şairlerinden olan Tevfik Fikret, bu dönemdeki sıkı kalıpları gevşetmiş, yeni edebiyatın neslinin yetişmesine önemli katkılar yapmıştır. Serbest şiirde ilk adımı atarak, şiiri düz yazıya yakınlaştırmıştır.
Ahmet Haşim ise, Tevfik Fikret’ten bir adım öteye giderek, şiirlerini aruzla yazsa da, dizeyi kırıp serbest söyleşiye ulaşmayı hedeflemiştir. Ancak denemelerinde aruzu aşamadığından, aruzun farklı kalıplarını kullanmıştır.
Nazım Hikmet Moskova’da olduğu dönemde, şiir anlayışını yenilemiş, edebiyatımızda olmayan serbest şiiri oluşturmaya başlamıştır. Şiirde ölçütü atmış, ancak uyağı bırakmış. Bu uyak divan edebiyatından farklı şekilde kulağa hitap etmiştir. 1923-1925 yıllarında Aydınlık dergisinde yayınlanan şiirlerinde uyaklı fakat kırılan dizeleri olan ölçüsüz şiirler yazmıştır. Bu dönemde yalnız kaldığından, edebiyatımıza serbest şiirin tam anlamıyla girmesini sağlayamamıştır.
Edebiyatımızda serbest şiir tam olarak Garip akımı ile birlikte gelmiş, bu devrimi Orhan Veli ile arkadaşları gerçekleştirmiştir. 1940’lı yıllarda edebiyatımızda serbest şiirin temelleri sağlamlaştırılmış, kafiyenin ve ölçünün şiir için gerekli olmadığı anlaşılmıştır. Bu şekilde ortaya çok güzel şiirler çıkarılmıştır. Garip akımının edebiyattaki olumlu etkisiyle, serbest şiir edebiyatımıza tam olarak yerleşmiştir. Garip akımı şiirde sadece ölçüyü, uyağı kaldırmakla kalmamış, şiirde nahoş, kötü sözleri kullanımına da başlanmıştır. Bu güne kadar bu tür sözler şiirde olmaz denmesine rağmen, bu anlayışta sona ermiştir. Ahmet Muhip Dranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu gibi çok sayıda ünlü şairimiz bundan sonra serbest şiiri tercih etmeye başlamıştır. Garip akımıyla birlikte edebiyata giren genç şair bile ölçüsüz şiir yazmayı tercih etmiştir.