Edirne vakası nedir?
Edirne Vakası bir diğer adıyla Feyzullah Efendi Vakası, 1703 yılında İstanbul’da başlayan, Edirne’den Osmanlı devletini yöneten Osmanlı padişahı II. Mustafa ile hocası ve danışmanı Şeyhülislam Feyzullah Efendi aleyhine gelişen bir ayaklanmadır. Bu olayda ulema ve ordunun birlikte hareket ederek Sultan II. Mustafa’nın tahttan indirilerek, yerine III. Ahmed’in geçmesini sağlamıştır.
II. Mustafa’nın Erzurum’dan getirterek, şeyhülislamlığa yükselttiği Feyzullah Efendi, ayaklanmanın nedeni olduğu için bu olay bazı kaynaklarda Feyzullah Efendi’nin adıyla da anılmıştır. Dönemin ileri gelen sadrazamlarını hiçe sayan ve en önemli devlet mevkilerini oğulları, akrabaları, adamları arasında paylaştıran Feyzullah Efendi, ulemanın dikkatini çekmiş ve huzursuzluğa neden olmuştur. Böyle bir uygulama adil olmayıp devletin bekası için de doğru bulunmuyordu.
Feyzullah Efendi, Erzurum’dan gelir gelmez hemen padişah üzerinde nüfuzunu kurmuştur. O dönemde sadaret makamındaki Elmas Mehmed, Amcazade Hüseyin ve Daltaban Mustafa paşaların yeni şeyhülislamla olan ilişkisini, ancak onun emrine girerek kurabilmişlerdir. Elmas Mehmed Paşa ölünceye kadar şeyhülislamdan çekmediği kalmamış, Hüseyin Paşa söz konusu nüfuz yüzünden hastalanıp ölmüş, Daltaban Mustafa Paşa ise, Devlet Giray olayı bahane edilerek öldürülmüştür. Edirne olayı patlak vermeden önce sadarete getirilen Rami Mehmed Paşa Feyzullah Efendi’nin nüfuzunu bastırmak için hemen her şeyi yapmaya hazırdı. Sultan II. Mustafa ise, annesi Rabia Gülnuş Sultan ve eski hocasının etkisiyle hareminde sakin ve pasif bir hayat sürmektedir. Feyzullah Efendi, tam anlamıyla otoritesini kurmak için padişahın İstanbul’dan Edirne’ye Eski Saray’a gitmesini sağladı. Devlet harcamalarının Edirne’ye geçmesi, İstanbul’da ticari faaliyetlerin daralmasına, İstanbul esnaf ve tüccarının hoşnutsuzluğuna yol açmıştır. Kapıkulu Ocakları değişik vesilelerle yılda birkaç kez dağıtılan ulufelerden mahrum kaldı. Sadrazam Rami Mehmed Paşa, bunun üzerine II. Vezir Damat Moralı Hasan Paşa’yla birlikte hazırladıkları planı uygulayarak, Edirne Olayı diye anılan ayaklanmayı gerçekleştirdiler.
İlk etapta sadece Feyzullah Efendi ve adamlarına karşı yapılan bu hareket, kısa zamanda Edirne’deki iktidarı hedef almaya başladı. Boşnak İbrahim Ağa’nın teşvikiyle 18 Temmuz Sah gecesi, Cebeciler ulufelerini istemek için Cebehaneye kapandılar. Sonraki gün, Yeniçeriler ve Seyyitler de bu harekete katıldılar. Kısa zamanda bütün talebe ve medrese mensupları, İstanbul tüccar ve esnafını da yanına alarak bütün İstanbul’a yayılan büyük bir hareket başlattılar. Ayaklanmayı bastırmak isteyen Sekbanbaşı Murtaza Ağa ise öldürüldü. Bostancıbaşı Edirneli Mehmed Ağa da isyancılara katılmak zorunda kaldı. Feyzullah Efendi’nin oğullarının ve adamlarının konakları mühürlenerek, bedesten ve cami kasalarında saklanan paralarına el konuldu.
Ayaklanma gelişince, işleri yürütmek ve bu ayaklananları yönetmek için iş bölümüne gidildi. Parmakçızade Seyyit Ali Efendi, şeyhülislamlığa getirilmişse de, onun, hastalığını bahane ederek işe karışmak istememesi üzerine, İmam Mehmed Efendi, bu görevi kabul etmişti. Bunun dışında diğer bütün devlet görevlileri yeniden belirlendi.
II. Mustafa ayaklanma haberinin önemini İstanbul bostancıbaşısının gizlice gönderdiği rapor üzerine öğrenmiş, bir taraftan Feyzullah Efendi’yi ve çocuklarını Varna yoluyla Karadeniz üzerinden Erzurum’a sürgüne gönderirken diğer taraftan da küçük mir-i ahur Selim Ağa’yı İstanbul’a yollayarak uzlaşma yolunu aramaya başlamıştı. Sadrazam Rami Mehmed Paşa, planını alt üst eden bu gelişme karşısında, durumu kontrol altına alabilmek için ilk olarak Çevik Ali Ağa’yı, daha sonra da tezkireci Mustafa Efendi’yi İstanbul’a göndermişse de ayaklananlar üzerinde bir otoritesi kalmadığı belli olmuştu.
Ayaklananlar 20 bayrak yeniçeri, 5 bayrak topçu, 10 bayrak cebeci, 5 bayrak bostancı ve İstanbul esnafının her loncasından özenle seçilen 10 kişilik gruplarla 60.000 kişilik bir kuvvet oluşturulmuştu. Yeniçerilerin başı Durcan Ahmed öncülüğü yapıyordu. Bu kuvvetler Edirne’ye doğru yola çıkarken Sultan II. Mustafa da Edirne’de savunma tedbirleri alıyordu. İstanbul’dan yürüyen birlikler Silivri’ye geldikleri zaman yeni bir padişahın seçilmesi gündeme gelmişti. Uzun tartışmalardan sonra IV. Mehmed’in oğlu Ahmed’in III. Ahmed unvanıyla padişahlığa getirilmesine karar verildi.
II. Mustafa kendisine bağlı birlikleri Çakırcı Hasan Paşa komutasında Çorlu üzerine şevketti. Hasan Paşa İstanbul’ dan gelenlerle çarpışmayı göze alamadığından geriye çekildi. Sadrazam Rami Mehmed Paşa bunun üzerine Hafsa önünde İstanbul birliklerini durdurmak için siperler hazırlamaya başladı ve ikiye bölünen Osmanlı ordusu karşı karşıya gelmiş bulunuyordu. O gece Sultan II. Mustafa’nın yanında bulunan kuvvetler karşı tarafa geçtiler. II. Mustafa Edirne’ye dönerek gelişmeyi annesi Rabia Gülnuş Sultan’a açıkladı ve saltanatı ana bir kardeşi Ahmed’e terketmek zorunda kaldı.
Feyzullah Efendi ve çocukları Çırpan civarında Salihler konağında yakalanarak Edirne’ye getirildi ve öldürüldü. Oğullarından ise yalnız Fethullah Efendi öldürülmüş, diğerleri çeşitli yerlere sürgün edilmişlerdir.