Empresyonizm nedir?
Empresyonizm kelime manasıyla izlenimcilik, ilk olarak 19. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmış ve bütün sanat dalları üzerinde etkisi olmuş. Bu fikir akımının görüşüne göre, sanatta dış etkenlerin içe yansımasının ve içte izler bırakmasını ya da içte bıraktığı izlere dayanarak ortaya bir sanat eseri meydanda getirmesini savunarak, sanat eserleri ortaya koyan bir sanat akımıdır.
İzlenimcilere göre, bir sanat eseri meydana getirirken sanatçı eserinde doğrudan gerçeği yansıtması değil, gördüklerini yorumlarken kendisinde uyandırdığı duygu, düşünce ve his alemine yansıyan şeyi esas alarak, kişisel yorumunu eserinde gün yüzüne çıkarmalıdır.
Bu sanat akımında, sanatçıdan sanatçıya göre kainattaki eserlere bakarken yorum ve izlenimleri farklılık göstermektedir. Bunun neticesinde ortaya çıkan eser, sanatçının duygu ve düşüncelerini gösterdiği için yazarın veya şairin kişiliğine dair izler taşır. Sanatçılar eserlerinde, bir varlığı esas alırken kendisinde uyandırdığı intibahlarını eser üzerinde anlatmaktadır. Realist ve objektif yorumunu esas almamakla ortaya çıkan bu akıma diğer bir ismi ise intibahçılık da denilmektedir.
Dış dünyaya karşı ilgisiz ve alakasız olan bu akımı savunanların asıl amaçları eserlerinde kendi iç dünyasını yansıtabilmektir.
Resim alanında izlenimcilik fikrini savunanlar, eserlerinde özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel duygu ve düşüncelerini yansıtan bir olguya adanmış şekilde eserler ortaya koydukları söylemek mümkündür.
Bu akım içinde sembolizmin önemli temsilcileri olduğu için sembolizmin bir aşaması olarak kabul edilebilir. Ortaya koydukları eserlerinde bu akımın etkileri görülmektedir.
Bu sanat akımının özellikleri ise, ilk olarak yazarların doğrudan doğruya gördükleri gerçekleri değil de, gördükleri nesneleri ve yaşadıkları hadisleri kendi üzerlerinde bıraktığı tesire göre, duygu ve düşüncelerini eserlerine yansıtmalarıdır. İzlenimciler, özellikle edebiyatta ve resim alanında gelişmiştir. Dış Dünyadaki varlıklara karşı ilgisiz ve alakasızdırlar.
Empresyonist sanatçının anlattığı dış dünyada bulunan gerçekler değil, dış dünya içinde olan varlıkların ve nesnelerin hayalindeki, duygu ve hislerinden süzülmüş izlenimleridir.
Empresyonistler, duyguları ve hisleri ile sanatlarını icra ettikleri için etkileyicidirler. Zaten empresyonun kelime manasıyla, etki ve duygu anlamındadır. İzlenimciler her şeyden önce, özgürlüğün simgesi ve sembolü olmuşlardır. Eserlerinde hayali ve soyut betimlemelere çok yer vermişlerdir. Realizm karşıtı bir akımdır. Bunu objeleri anlatırken, kişi üzerindeki izlenimleri esas alarak göstermişlerdir. Sanatçılar eserlerini ortaya koyarken kendi iç dünyalarını dile getirmeye çalışmışlardır.
Bu akımın önde gelen temsilcileri şöyledir: Resim alanında, Auguste Renoir, Van Gogh, Claude Monet, Toulouse, Sisley, Cezanne,
Camille Pissarro’dur. Müzikte, M.Ravel, J.A.Carpenter, C.Debussy, O.Respighi, I.Albeniz, C.T.Griffes, P.Dukas önemli temsicileridir. Edebiyattaki temsilcileri ise Rilke, James Jayce, Arthur Rimbauld’dır. Ülkemizde ise Türk Edebiyatında, Ahmet Haşim ve Cenap Şahabettin bu akımın temsilcileridirler.