Ermeni soykırımı nedir?
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan beri ülkede sürekli karışıklık çıkarmaya yönelik projeler hazırlanıp uygulanmaya çalışılmaktadır. Tamamen dış kaynaklı bu çalışmalar ülkenin gelişmesini engellemeye yönelik çabalardan başka bir şey değildir. Ülkede kurulan çeşitli örgütler vasıtası ile bu projeler hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Dersim katliamı, Ermeni soykırımı, Kürdistan vb projeler hala ülke gündemini meşgul etmektedir. Burada Ermeni soykırımına açıklık getirmeye çalışacağız.
Yer değiştirme uygulaması Ermeni çevreleri ve hasım devletlerce “Ermeni katliamı ve soykırımı” olarak adlandırılmış ve Osmanlılara karşı büyük bir propaganda kampanyası başlatılmıştır.
Aslında soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi”dir. Bu suç, direkt olarak bir hükümet tarafından veya onun rıza göstermesi ile işlenebilir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, dünyada soykırım suçunu önlemek ve cezalandırmak için 1948’de “Soykırım Sözleşmesi”ni kabul etmiş ve Türkiye de bu sözleşmeye 1950 yılında taraf olmuştur.
Bazı tarihçiler tarafından bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermenilerin devlet yönetimi tarafından kasıtlı ve emirler dahilinde öldürüldüğü ve bu sebeple olayların ilk modern soykırımlardan biri ve bir etnik temizlik olduğu iddia edilir. Bazı tarihçiler ise olayları I. Dünya Savaşı’nda dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu’nun cephe gerisini güvene almak için uyguladığı tehcir sonucunda milletler arasında gerçekleşen bir iç çatışma olarak değerlendirmekte ve devlet duruşunun bu yönde olmadığını ileri sürmektedir.
Türkiye’de yaygın olan tezlerde, tehcir sırasında ve sonrasında birçok Ermeni’nin öldüğü kabul edilmekle birlikte, ölümlerin sebebinin sistemli bir devlet politikası olmadığı dile getirilmektedir. Dönemin savaş koşulları, hastalıklar, iklim, bölgedeki çete ve aşiretlerin saldırıları ve Ermenilerin zorunlu göçünü kolaylaştıracak imkanların bulunmaması ve Ermenilerin isyan başlatarak birçok Müslüman Osmanlı tebaasını öldürdüğü de önemle vurgulanmaktadır. Bu durumun açıklığa kavuşabilmesi için Ermeni yetkililere her iki ülkenin de belgelerinin ortaya sunulması ve tarihçilerin birlikte çalışılması teklif edilmiştir.
Tarih boyunca sayısız göç ve sürgün olayına maruz kalan Ermeniler, bunların hiç birini gündeme getirmeden, sadece 1915 yılında Osmanlı devleti tarafından son derece haklı gerekçelerle yer değiştirmeye tabi tutulmalarını sözde soykırım adı ile sorun haline getirmeye çalışmaktadırlar. Bu tavır, maksatlı ve Türkiye’nin bütünlüğünü bozmaya yönelik politikaların bir ürünüdür. Bazı ülkelerin, Afrika ve Balkanlarda yaşanmakta olan gerçek anlamdaki soykırım hareketlerine seyirci kalarak, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ve yalanlarına destek vermeleri de bunun en açık göstergesidir. Amerika ve Fransa’ da seçim dönemlerinde soykırım konusunu yeniden ısıtılıp gündeme taşınmaktadır. Bu da emellerinin ne olduğunu belirtmek açısından önemlidir.Bazı ülkeler soykırımı tanıyarak Ülkemize karşı cephe almaktan geri durmamışlardır.
Fransızlar Cezayir’de 1830 yılı ile 1962 yılları arasında 1 milyon Cezayirliyi öldürdüler. İngilizler Avustralyalı Aborjinlere soykırım uyguladı. Almanlar Yahudilere ve Çingenelere soykırım uyguladı. Ancak bunların hiç biri dile getirilmemekte sadece ülkemiz üzerinde oynanan oyunların gereği olarak Ermeni soykırımı sürekli gündemde tutulmaktadır.