Evliliğe bakış açımız nasıl olmalıdır?

Sıcak mevsimler geldikçe, evliliklerinde artacağı şu zamanda, evlilikle alakalı bazı bahislerden söz etmek yerinde bir çalışma olur. Bu nedenle burada kısaca mutlu bir evlilik için yapılması, dikkat edilmesi gerekenleri yazacağım.

Evlilik insanın üzerine belli sorumlulukların yüklenmesi anlamına geliyor. İnsan sevdiği kişinin yükünü taşımak, anlaşabildiği insanın derdi ile dertlenmek isteyeceğinden evlenmeden önce eşlerin birbirlerine olan sevgileri, büyük bir lazımedir. Ancak sevgi tekamül etmeden yapılan evliliklerin sonu, evlilik öncesinde yaşayan beraberliklerden sağlanan haz ve mutluluğun aslında su üzerindeki köpük gibi değersiz olduğunu gösteriyor. Çünkü kişiler, evlilikle, evlilik öncesi beraber olmanın farkını tam anlamıyla ayırt edemediklerinden, yanlışa düşüyorlar. O zaman evlilik öncesinde yaşanan buluşmalardan ve gezmeler, tozmalardan daha üst bir mevki arz eden evliliğe bakış açısısın nasıl olması gerektiğini tahlil edelim.

Öncelikle erkeklerin maddi bir takım zenginliklerine bakılarak kadınların yuva kurmaya kalkması, en  büyük hatalardan biri oluyor. Çevrenin de baskısıyla bu durum daha acımasız bir hale dönüşüyor. Zengin koca almak ve kurtulmak fikri, evlilik müessesinin ne anlama geldiğini idrak edemeyenlerin bir söylemidir. Aynı şekilde erkeklerinde kadınlardan güzellik beklemesi, yine evliliğe olan yanlış bakışın sonucudur.

Eğer evlilik söz konusu olacaksa, kişilerin küfüv yani denklik namına her hususta eşit olmaları, mutluluk için atılan en isabetli adım olur. Yani kişiler, madden, manen, düşünce ve fikir babında, inanç, aile yapıları gibi evlilikle birbirlerine olacak her derinleşmenin eşleşmesi gerekir. Evlilik öncesinde kişiler, fikir ayrılıklarını saklamaya çalışırlar, duygularını gizlemeye çalışırlar, dünyaya bakış açılarını, eksik yönlerini, zayıf yönlerini, yalanlarla örtmeye çalışabilirler. Kısmi bir birliktelikte ise, iki taraflı olarak gerçek bir tanıma imkanının söz konusu olmayacağı açık.

Ama evlilik gerçekleştiğinde çiftlerin birbirlerini tanımaları her yönden mümkün olabiliyor. Bu da belli çatışmaların yaşanmasına sebep olabiliyor. Çünkü önceden birbirlerini tanıma konusunda kifayetsiz kalan tarafların, hiç hoşlanmadıkları ve zıt oldukları yanlar açığa çıkıyor. Bu, iki taraflı mutsuzluğa gebe olan durumların hızlıca yaşanması anlamına geliyor.

O zaman herkesin evlenmeden önce, karşı tarafı tanımanın ne kadar önemli bir mevzu ihtiva ettiğine ilk olarak girerek ve bu bahsi sonlandırarak, kendisini iyi yanlarıyla, kötü yanlarıyla tanıtması en isabetli davranış olur. Bu şekilde saklanacak bir şeyiniz kalmaz. Karşı tarafa da kendisini size açması için güçlendirmiş olursunuz. Zaten birbirimizi tanıma meselesinin ehemmiyetini anlatırsanız, herkes eteklerindekileri mutlak surette döker. Çünkü kimse evlenip de mutlu olmamak istemez.