Evlilik sözleşmesi nedir?
Günümüzde adını sıkça duyduğumuz evlilik sözleşmesi hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz. Medeni kanunumuzda yasalaşmış olan mal rejimi, bu evlilik sözleşmesini kapsamaktadır. Çiftlerin yapmış olduğu mal paylaşımı, çiftler arasında yapılan
evlilik sözleşmesi ile garanti altına alınmaktadır. Bu sözleme evlenmeden önce yapılabildiği gibi, evlendikten sonra da yapılabilir. Yeni medeni kanunumuz evlilik sözleşmesi ve mal rejimi arasında karışıklık yaşanmayacak şekilde hazırlanmıştır. Yasaya göre 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren evli olan çiftler, yeni yasaya tabi olmuşlardır. Bu tarihten önce evli olanlar ise, yasanın yürürlük tarihinden sonra boşandıklarında yeni kanuna göre mal paylaşımı yapabileceklerdir. Eğer 1 Ocak 2002 tarihinden önce evlenmiş olan çiftler, yeni yasaya tabi olmak istemezlerse, yeni yasanın belirttiği üç farklı mal rejiminden birini tercih ederek sözleşme imzalayabilirler. Bu durumda eşlerin yaptıkları sözleşme şartlarına tabi olurlar. Bu konuda sözleşme yapmayanlar, kesinlikle yeni yasaya tabi olurlar. Bu konuda her hangi bir itiraz, çift taraflı da olsa beyan geçersiz sayılmaktadır. Bu yüzden edinilmiş mallar açısından tereddüt duyulan durumlarda evlilik sözleşmesi yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bu sözleşme herkesin hakkını koruyacaktır.
Bu sözleşmenin temeli evlenmeden önce edinilmiş olan mallarla, evlendikten sonra edinilen malların nasıl paylaşılacağı, eşlerin bu konuda nasıl yükümlülükleri olduğu, hangi malların sorumluluğu kimdedir gibi konuları oluşturur. Tüm bu konular yapılan sözleşme ile açıklığa kavuşturulmaktadır. Bu sözleşmenin amacı eşlerin evlendikten sonra edineceği malları ve evlenmeden önce sahip oldukları malların üzerindeki hukuki haklarını korumak için yapılır. Evlendikten sonra edinilecek olan mallar, eşler arasında eşit olarak paylaştırılmaktadır. Eğer eşler arasında herhangi bir boşanma söz konusu olursa, bu mallar aralarında eşit olarak paylaştırılır. Yani sözleşmeyle her iki tarafta eşit oranda hak almaktadır. Evliliğin başında yapılmayan sözleşme, ilerleyen yıllarda ihtiyaç duyulması halinde yine yapılabilir. Burada eşler sözle dile getirdiklerini, yazılı olarak pekiştirirler. Eşlerin arasında yapılan sözleşmenin geçerli olması için, mutlaka resmi kanallardan onaylatılması gerekir. Bu elbette ki noter aracılığıyla onaylattırılır. Eşlerin her ikisine birer nüsha olarak verilir. Noter tarafından onaylattırılmayan evlilik sözleşmeleri ne yazık ki geçerli olmamaktadır.
Eşlerden biri evlilik sözleşmesi yapmak istiyorsa, bunu eşini kırmadan söylemesi gerekir. Yapılacak örneklemelerle eşinize bunu doğru olarak açıklayabilirsiniz. Aslında evlilik sözleşmesi her iki tarafın haklarını eşit oranda koruyan bir sözleşmedir. Bu konuda genellikle erkekler biraz alıngan olmakta ve kadının böyle bir teklif yapması halinde bunu boşanma olarak algılamaktadır. Evlilik kurumunun devam ettiği dönemde eşini seven bir erkek, boşanma sonrasında da eşini kollamalıdır. Bu yüzden kadınlar bunu mutlaka uygun bir dille eşlerine anlatmalıdır. Çevrelerinden örnekler vererek, arkadaşları arasında bu sözleşmeleri yapanları anlatmalıdır. Sözleşmenin her iki tarafın hakkını koruyan bir akit olduğu anlatılmalıdır. Bu şekilde eşiniz sizi daha iyi anlayacaktır. Birbirine karşı sevgi ve saygı besleyen eşler, bu tür bir sözleşmeden kaçınmazlar. Çünkü birbirlerinin her koşulda mağdur olamasını istemezler.