Evren nasıl genişliyor?
Bilim tarihin en büyük isimlerinden biri olmasının da ötesinde medeniyet tarihinin de en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Isaac Newton tarafından yapılan araştırmalar, 20. yüzyıla kadar birçok bilim çevresinin özellikle fizik biliminde birçok sorunun cevaplandığını düşünmesine neden olmuştur. Gerçekten de Newton insanlığa çok büyük katkı yapan bir bilim adamı olarak modern bilimin şekillenmesine katkı sağlamanın ötesinde doğrudan yön vermiş bir insandır. Newton; kütle çekim yasasından hareket yasalarına, diferansiyel denklemlerden integral hesaplama yöntemlerine, kalkülüsten merkezkaç kuvveti yasasına, eylemsizlik ilkesinden gezenlerin yörüngesel hareketlerinin hesaplanmasına ve daha da pek çok farklı bilim dalında insanlığa katkı yapmıştır. Özellikle “mekaniğin babası” olarak bilinen Newton, tüm bu çalışmalarıyla bilim insanlarının birçok sorunun cevabının bulunduğunu “zannetmesini” sağlamıştır. Ta ki Hubbleve Einstein‘ın çalışmalarına kadar…
Önce Özel Görelilik sonrasında da Genel Görelilik Teorisi ile Albert Einstein, evrenle ilgili önemli bir soruya da cevap vermeye çalıştı. Newton’un Gravitasyon Yasası kapsamında düşünüldüğünde evrenin küçülmek zorunda olduğunun anlaşılması, bilim çevrelerinin evrene dair yeni cevaplar aramasına neden olmuştur. Tüm bu görüşler üzerinde konuşulduğu bir dönemde ABD’li astronom Edwin Hubble, 20. yüzyılın 2. çeyreğinden itibaren diğer galaksilerden gelen ışıkların “tayflarını” incelemeye başladı. Diğer galaksilerin ışık tayflarının kırmızıya kaydığı önceki yıllarda Vesto Slipher tarafından fark edilmiş olsa da, Edwin Hubble bu kırmızıya kaymayı şüphe götürmeyecek bir şekilde ortaya koymuş ve en önemlisi de bu durumun neden gerçekleştiğine rasyonel bir açıklama getirmiştir. Sonradan “Kırmızıya Kayma” olarak isimlendirilen bu durumun nedenini bulan Hubble, evrenin de genişlediğine dair fikirleri ispat aetmiş oldu.
Dünyadan diğer galaksilere bakıldığında ışıklarının kırmızıya kaymasının nedeni, hangi noktaya bakılırsa bakılsın cisimlerin dünyadan uzaklaşıyor olmasıydı. Edwin Hubble bu heyecan verici keşfiyle birlikte evrenin genişlediğini ortaya koydu ancak bu genişleme bilim insanlarının aklına yepyeni sorular gelmesine neden oldu. “Evren nasıl genişliyor?” gibi… Büyük Patlama ile evrene saçılan madde, sahip olduğu kütle sebebiyle uzay zamanı bükmekte ve sonuç olarak da çevresine belirli bir çekim kuvveti uygulamaktadır. Büyük Patlama’nın enerji ise tüm cisimler birbirinden uzaklaşıyor olsa da, rasyonel bir bakış açısı ile bu genişlemenin zamanla yavaşlaması ve bir yerde durması beklenmekteydi. Evrenin genişleme hızının “gravitasyon” sebebiyle düşmesini bekleyen bilim adamları, 1990’larda yapılan ölçümlerle şok edici bir gerçeği öğrenmiştir. Zira evren “hızlanarak” genişlemektedir.
Gravitasyon etkisinden daha kuvvetli bir etki olmadan evrenin hızlanarak büyümesinin imkansız olacağına karar veren bilim adamları, bu sefer de bir başka soru işareti olan “Karanlık Enerji” fikriyle ortaya çıkmıştır. Einstein’ın önce düşündüğü ancak sonrasında mantıksız olacağı için vazgeçtiği etki, günümüzde bilim insanları tarafından Karanlık Enerji olarak adlandırılmaktadır ki, bu etkinin yani Karanlık Enerji’nin ne olduğu ise bilmecenin bir diğer bilinmeyen halkasıdır.