Fair Play nedir?
Anglosakson bir terim olan Fair play, dürüst davranış, dürüst oyun manasına gelmektedir. Gerçek manası olarak ifade edilen etik üstü davranış demektir. Ayrıca kişisel ve şahsi çıkarlarını öne sürmeden ve nefsi hırs ve arzularını bastırarak ve her konuda kuralları, dürüstlükle ve saygı ile yapabilmek demektir. Toplum hayatı içinde de üstün özelliklere sahip bir insan olarak hareket etmektir. Sevgi, dostluk, kardeşlik ve arkadaşlık anlayışı olarak kabul edilen Fair Playın sınırı yoktur. Dünyada tüm ülkeler arasında bulunan sınırlar yapaydır. Ama fair play ile ülkeler arasında bu sınırlar bir nebzede olsa kaldırılmış oluyor.
Bu kelime ilk olarak İngilizler kullanmaya başlamış. İngilizler öncelikle bu kelimeyi iyi oyun anlamına gelen bir biçimde kullanmışlardır. Daha sonra bu kelimenin manası biraz daha değişerek, iyi oyunu ortaya koyan ruh hali, sportmence davranış ve dürüst davranış biçimi şeklinde kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizle bu kelimenin genelde kullanım şekli sportmenlik ve sportmence davranış şeklinde kullanılır. Son yıllarda bu kelimeler kullanılmakla beraber, fair play kelimesi daha çok yaygınlaşmıştır.
Fair play kavramı uluslararası platformda iki ayrı belge olarak hazırlanmıştır. Bunlardan biri, 1974 tarihinde Uluslararası Fair Play Komisyonu tarafından hazırlanmış olan Fair Play Deklarasyonudur. Bu belge hazırlandıktan sonra tüm üye ülkelere gönderilmiştir. Bu belgede anlatılan konu özet olarak kendisine ve başkasına, yani takım arkadaşlarına, hakemlere, rakibine, izleyicileri, topluma ve kamuoyuna davranışları anlatan bir hayat görüşüdür. Bu görüş ‘’her ne pahasına olursa olsun başarılı olmayı kazanmayı reddetmektedir’’ manasında yazılan bir belgedir. Bu belki de bu belgede yazılan şeyler sadece sporculara bakan bir belge değil, aynı zamanda yöneticiler, izleyiciler, medya kurumları, hakemler, yarışmalarla ilgilenen tüm kuruluşlarla için geçerlidir. Bu belgeye göre yukarıda bahsi geçen ve yarışmalarla alakalı olan herkesin yukarıda ifade edildiği şekilde, yarışmaların cereyan edebilmesi için gerekli gayreti ve çabayı sarfetmeleri gerekmektedir. Ahlak felsefesi üzerine kurulu olan fair play olgusu, antik çağlarda hem de günümüzde olumlu-olumsuz davranışlar, modern olimpiyatlarda karşılaşılan olaylardandır.
Fair Playin ülkemize ilk gelişi, 1981 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin IOC Uluslararası Fair Play Konseyini (CIFP) bir kuruluş olarak kabul etmiştir. Daha sonra, Uluslararası Olimpiyat Komitesine bağlanarak Milli Olimpiyat Komiteleri fair playi kendi gündemlerine aldılar. IOC’nin teşviki ile her komite toplantısında bu konu ile alakalı bir komisyon kurulmasın tavsiye etmiştir. Bunun üzerine Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi bu konuda gerekli çalışmalara başladı.
Ülkemizde ise Turgut Atakolun başkanlığında toplanan TMOK yönetim kurulu, 17 Kasım 1981 yılında ilk olarak Fair Play Komisyonunu kurarak faaliyetlerine başlamıştır. Bu faaliyetler arasında toplantıda alınan kararla mayıs ayında ilk fair play ödülü verildi. 1982 tarihinde ilk ödül, araştırmalar neticesinde İzmir’de Balkan Yelken Şampiyonasında Yunanlı rakibi yarış esnasında yanlış yola girdiğini anlayan ve onu uyaran sağır ve dilsiz yelkenci Varol Hepağuşlar’a verildi. Bu tarihten itibaren TMOK Fair Play görüşünü ülke çapında yaygınlaştırmak için, ödüller vererek ülkemizle bu ahlak olgusunu benimsetmek için çalışmalara devam etmiştir.
Türkiye’de her yıl fair play ödülleri, Mayıs ayı içerisinde yapılan bir törenle, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nce Olimpiyat evinde sahiplerine verilmektedir. TMOK, 1984 tarihinden itibaren CIFP’ e resmi olarak üye olmuştur. Bu tarihten sonra aidat ödemeye başlamıştır.
Ülkemizde birçok ünlü isim bu ödülü kazanmaya hak kazanmıştır. Bu ödülü hak ederek kazanan kişiler örnek davranışları, yaptıkları çalışmaları ve verdikleri hizmetlerle dünya ve Avrupa Fair Play konseyleri tarafından 1983 yılından itibaren günümüze kadar ödüller ile onurlandırılmışdır.