Feodal toplumun özellikleri nelerdir?
Feodal döneme rengini kazandırmış olan feodal üretim tarzının özel bir köy örgütlenmesi olan ve manoryal örgütlenme adı verilen bir örgütlenme şekli oluşturmaktadır. Bu özel örgütlenmenin en zirvesinde manor lordu veya senyör adı verilen feodal bir bey yer almakta idi. Toprağı her ne sebep ile olursa olsun terk etmesi kesinlikle yasak olan köylüler veya serflerlerin gerek kendilerine ve gerekse manor topraklarının belirli bir kısmındaki karşılıksız emeklerinin ürünleri hep bu beye gitmekteydi. Manor örgütlenmesi Roma İmparatorluğunun pazara dayalı olan geniş ölçekli köle emeği ile üretim yapmakta olan, büyük çiftlikleri bulunan latifundiumun dönüşümü ile ortaya çıkmıştır. Ve ondan farklı olarak pazara dönük olarak üretim yapmaktan çok, kendi kendine yeterli kapalı bir ekonomi oluşturmuştur. Fakat bahsedilen dönemde merkezi iktidarın güçsüzlüğü ya da yokluğu ve Avrupa’nın ciddi güvenlik sorunu ile karşı karşıya olduğu hatırlanırsa, manor lordu ya da senyörünün tek başına hakimiyetini sağlayamayacağı ya da bu hakimiyetin uzun süre devam ettiremeyeceği açıkça görülmüştür.
İşte bu ihtiyaç, feodal efendiler arasında bir bağlılık zinciri ile karşılanmaya çalışılmıştır. Bu manada aralarında kuvvet, büyüklük vb. eşitsizlikler mevcut olan iki feodal bey birbirine bağlılık ilişkisiyle bağlanır. Buna göre üstün ve güçlü olan senyör ya da lord, belirli bir toprak parçasını ve toprağın üstündeki tüm hakları, , yani insanlar, araçlar, din üzerindeki haklar ile yargılama, yönetim hakları, bir diğer feodal beye ya da vasala devretmektedir. Vasal konumundaki senyör ise bunun karşılığında diğer senyöre karşı çeşitli sorumluluklar üstlenmekte idi. Bu sorumluluklar gerektiği zaman bir şey yapmayı, mesela senyör kendisinden askeri ya da lojistik yardım istediğinde yardım etmeyi ya da bir şey yapmamayı, mesela senyöre sadakat gereği onun düşmanları ile işbirliği yapmamak veya şatosundan, mahremiyetinden uzak durmak gibi durumları içermektedir.
Vasal-Senyör ilişkisinin ya da anlaşmasının ana esası belirli bir toprak parçası üzerinde düzenin ve ve feodal beyin egemenliğinin güvence altına alınmasıdır.Bu da toprak üzerinde belirli hakların senyörlerden vasala devrini kapsamaktadır. Ki işte buna beneficium, feodal kelimesine de kaynaklık edecek olan feudum ya da bir diğer ifade ile fief denilmektedir. Dolayısı ile toprak üzerindeki belli hakların devrini kapsayan bu anlaşmaya fief sözleşmesi adı verilmiştir.
Fief sözleşmesi yolu ile senyörler birbirlerine senyör-vasal ilişkisi içinde bağlanarak bir sitem oluştur ise de bu sitem hiyerarşik bir sitsem değildir. Her senyör bir diğerinin vasalı ve senyörü durumundadır. Her vasal yalnızca kendi senyörüne karşı sorumlu ve yükümlüdür. Bunun daha açık anlamı da mesela en zirvedeki kralın kendisine doğrudan bağlı olan, yani vasalı durumunda olan sen yörler haricinde kalan senyörlere doğrudan doğruya emir verememesidir. Bu da krala yalnızca primus inter pares, başka bir adıyla eşitler arasında birinci yapar iken aynı zamanda “adamımın adamı adamım değildir” ilkesini de işaret etmektedir.
Belirli bir soyluluk ile donanmış olan senyörler feodal toplumun hakim sınıfının en önemli tabasını meydana getirmektedirler. Fakat hakim sınıfın bir diğer önemli bileşeni de rahiplerdir. Bu iki bileşenli hakim sınıfın karşısında ise yine iki bileşenli özgür köylülerden ve toprağa bağımlı kılınmış serflerden meydana gelen üreticiler vardır.