Feodalizm / Derebeylik nedir?
Merkezi otoritenin zayıf olduğu devletlerde toplumun siyasi, toplumsal ve ekonomik örgütlenmeyi yerel olarak kendisinin yapmasıyla oluşan feodalizm yani derebeylik sistemi, Avrupa’da 18. yüzyılın sonlarında etkileri görülmeye başlayan Sanayi Devrimi’ne kadar dünyanın birçok farklı bölgesinde görülmüş bir örgütlenme biçimidir. Bilinen uygarlık tarihinin ilk dönemlerinden başlayarak Sanayi Devrimi ile temelleri sarsılıncaya dek geçen süre için dünyanın çok çeşitli coğrafyalarında hakim olan feodalizmin en yaygın görüldüğü kıta ise Avrupa’dır. Feodal toplumlar toplumsal ve siyasi birliğini kendi kendilerine oluşturduğu gibi, ekonomik örgütlenmelerini de kendi kendine yeterlilik esası yani bir nevi “kendi yağında kavrulma” mantığı üzerine geliştirmiştir. Özellikle Roma İmparatorluğu’nun yıkılması ve Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederek bir çağın sona erdiğini tüm dünyaya duyurması ile Avrupa’da siyasi bir otorite boşluğu oluşmuş, bu da derebeylik örgütlenmelerinin çoğalmasına sebep olmuştur.
Merkezi bir irade tarafından yönetilen tek bir bayrak altına toplanamayan insan toplulukları, yaşadıkları coğrafyada birbirine tutunarak kendi küçük ülkelerini yani derebeyliklerini kurmuş, bu şekilde toplum yapısını ayakta tutmaya çalışmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in Doğu Roman İmparatorluğu yani Bizans’ı 1453 yılında yıkması ve Orta Çağ’ın kapanarak Yeni Çağ’a geçilmesi, Avrupa genelinde çok çeşitli feodal toplum yapıları oluşmasına sebep olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun siyasal, ekonomik ve dolayısı ile askeri olarak zayıflayarak otoritesini kaybetmesi, birçok tarihçi tarafından feodalizmin Avrupa’ya yayılmasının nedeni olarak gösterilmektedir. Avrupa’nın “hakim düzeni” haline dönüşen derebeylik, ağır saban ve özellikle de üzengi yaygın olarak kullanılmasıyla daha da kalıcı bir örgütlenme biçimi olmuştur. Toprak yapısı sebebiyle Akdeniz toprakları gibi verimli bir coğrafya olmayan Avrupa’nın sabanla tanışması, verimsiz olduğu için İlk Çağ’dan bu yana yerleşim görmeyen topraklarda da tarım yapılabilmesini sağlamıştır.
Avrupa’nın özellikle Kuzey bölgelerinde ağır saban kullanılmasıyla toprağın işlenebilir ve ürün hasat edilebilir hale gelmesi derebeylik sisteminin daha fazla tercih edilmesine sebep olurken, üzengi ise atların çok daha rahat kullanılabilmesini ve ağır zırhlı süvari birliklerinin oluşmasını sağlayarak savaş taktiklerini değiştirmiştir. Avrupa’nın birçok bölgesinde tarım yapılması bir çifti sınıfının oluşmasına ve bu sınıfın üretim fazlasıyla kendilerini korumak için “şövalye” adı verilen askeri birlikleri kiralamasına sebep olmuştur. Bu da feodal yapının daha da kuvvetlenmesine sebep olmuştur. Zira şövalye kesimi insanları korurken, bu kesimin ihtiyacını da korunma ihtiyacını karşılayan çifti sınıfı sağlamıştır. Çifti sınıfı bu şekilde Avrupa’da çok sık yaşanan göçebe istilalarından korunabilmekte, şövalyeler ise “tüm ihtiyaçlarını” koruyucu olarak karşılayabilmektedir. Şüphesiz bu durum şövalyelerin geçen zaman için büyük zenginlik ve siyasi güç kazanmasına sebep olmuştur. Sanayi Devrimi ile hızlı bir üretim sürecine giren Avrupa’da ticaret hayatı canlanmış ve hemen olmasa da yavaş yavaş feodal örgütlenmeler çözülmeye başlamış, zamanla da topyekun ortadan kalkmıştır.