Foton kuşağı nedir?
Kültürel devrimlerden barış çağına geçişe, insanlığın “aydınlanmasından” DNA sarmallarının sayısının artarak boyut değiştirmeye kadar birçok iddiayı bünyesinde barındıran foton kuşağı hakkında bilinmesi gereken ilk şey, teorik fizikten astronomi ve uzay bilimlerine birçok farklı bilim dalında bu tür bir kuşak ve canlılar üzerindeki etkilerinin kabul edilmediğidir. Birçok bilim adamı tarafından hala kabul edilmeyen ve 1950’lerde Paul Otto Hesse tarafından yazılan “Son Gün” (Der Jüngte Tag) adlı kitapta ilk defa adından bahsedilen foton kuşağı, varlığı ve etkileri ile dahi tartışma konusu olmaktadır. Zira foton kuşağı olarak adlandırılan bir astronomik kuşağın var olduğuna inanmak ile bu kuşağa girince insanların hayatının değişeceğine inanmak iki farklı olgudur.
Foton kuşağına geçişle ilgili başlayacak olan değişimlerin “klasik olarak” biranda değil de zamanla gerçekleşeceğinin söylenmesi ise iddia yapılacak olan itirazların en baştan engellenmesini sağlamaktadır. Foton kuşağına zaten geçildiği ve bu değişimin zaten başladığını iddia eden “New Age” tarikat mensupları, tüm bu olanların çok yavaş olduğunu ve bu nedenle de şuan için algılanamadığını söylemektedir. Bu tarzı bir bakış açısı ile yaklaşıldığında insanların tamamının 1 milyon yıl sonra kesinlikle kanatlarının çıkacağı, bunun şuanda zaten gerçekleştiği ancak bu değişimin çok yavaş olduğu için insanlar tarafından günümüzde fark edilemediği de iddia edilebilir.
DNA’nın 3-4-10-12 ya daha fazla sarmaldan oluşacağı ve insanların ruhunun/özünün/varlığının boyut değiştireceğine dair iddiaların da odağında foton kuşağı bulunmaktadır. Tüm bu hikayelerin hayal ürünü olduğu akıldan çıkarılmamalı ve iddiaları desteleyecek herhangi bir rasyonel düşünce ya da bilimsel gerçek olduğu unutulmamalıdır. Astronomların bulduğu her gökcismi ya da gözlemlediği her astronomik olaya herhangi bir spritüal anlam yüklenip sonrasında da bu iddiaların bilimsel olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira astroloji biliminde burç olarak adlandırılan kavram takımyıldız manasına gelmekte ancak bilimsel olarak bu yıldızların insanların karakterini ya da geleceğini değiştirdiği kabul edilmemektedir. Bu bakış açısı ile burçların insanların geleceğini etkilediği de “bilimsel bir gerçektir”.
Foton kuşağına geçileceği ve bu geçiş ile insanlığın her alanda değişeceğini iddia etmek, astrolojinin bir bilim dalı olduğunu söylemekten farksızdır. Aslında gerçekten de pek çok insan astrolojik bilgilerin aslında bilimsel olduğunu zannetmekte ve oldukça ciddi bir biçimde burçlara bakılarak insanların geleceğinin bilenebileceğini sanmaktadır. Yukarda belirtildiği üzere bilimsel olarak burç yani takımyıldız olarak adlandırılan bir astronomik oluşum bulunması farklı, bu takımyıldızların insanların kaderini etkilemesi apayrı bir olaydır. Bu bağlamda incelendiğinde astronomik bulgulardan yola çıkarak bir takım senaryolar yazmak ve bu senaryoların içinde gökbilimin incelediği olaylardan ve cisimlerden bahsetmek, iddiaların gerçek olduğunu kanıtlamamaktadır. M45 Ülker Takımyıldızı içindeki Güneş sisteminin foton kuşağının içinde olmasıyla insanların herhangi bir manada değişim sürecine gireceği, kesinlikle hiçbir bilimsel dayanağı olmayan ve yakın gelecekte de olmayacakmış gibi görünen bir konudur.
Şüphesiz herkesin istediği senaryonun gerçek olduğuna inanma ve buna inandığı için de “tıpkı inanmadığı gibi” saygı duyulmaya hakkı vardır…