İdari dava türleri nelerdir?
İdari uyuşmazlığın anlamı, idarenin gerçekleştirdiği bir işlem veya eyleme karşılık, bu işlemlerin kanunlara ve hukuka aykırı olduğunun iddiası ile bir tarafın idare diğer tarafın ise iddia eden arasında vukuu bulan çekişme için açılacak davadır.
Genel olarak açılabilecek idari dava türleri; Edim (eda) davaları, Yenilik Doğuran(inşai) davalar ve Tespit davalarıdır.
Edim Davaları; Davalıya karşı bir şeyin yapılması, yapılmaması, geri verilmesi tarzında edimde bulunulması gerekçesiyle açılan dava türleridir. Bu davaları hakkını korumak amacıyla açılır. En basit bir örnek tazminat davaları olarak söylenebilir.
Yenilik Doğuran Davalar; Bu dava türleri mevcut durumu kaldıran, değiştiren, ya da yeniden kurulmasını sağlayan davalardır. Bu davalara da tipik olarak verebileceğimiz örnekler arasında boşanma davası, babalık davası veya kurul kararlarının iptali için açılan davalar olarak sayabiliriz.
Tespit Davaları; İki tarafın arasındaki mevcut ilişkiyi ispatlamaya yarayan, hukuki işlemlerin olup olmadığını saptayan davalardır. Kiracıların, kira artışı zamanlarında, gayrimenkul sahibi tarafından yüksek zamma maruz kaldıklarında, kira tespiti için açılabilecek dava örneğini verebiliriz.
İdari dava türleri olarak, iptal davaları ve tam yargı davaları söz konusudur.
İptal Davaları; İdarenin gerçekleştirdiği bir işlemin yetki, konu, sebep, maksat ve şekil bakımından hukuka aykırı olduğu iddiası ile açılan davalardır. Bu davalar, idari yargı yolunda çözülür ve konusu mutlaka idari işlemlerden oluşmalıdır. Davalar da idari işlemin hukuksuz olduğu ispat edildiğinde, idarenin işlemi yapıldığı andan itibaren, hiç olmamış gibi hükümsüz hale gelir. Bu sayede davanın amacı, idari işlemin iptalini sağlamaktır. Bu nedenden dolayı, hakkı ihlal edilenler tarafından açılır.
Tam Yargı Davaları İse; İdarenin yerine getirdiği bir işlem veya eylemin hukuka aykırı olduğu ve zarar görüldüğü iddiasıyla, hakları muhtemel kişiler tarafından açılır. İptal davası ile tam yargı davalarını birbirinden ayırmak gerekir. İptal davaları, sadece idarenin hukuka aykırı işlemleri için açılabilirken, tam yargı davaları ise idarenin hem işlem hem de eylemlerine karşı açılır. İptal davası, bir idari işlemin iptali sağlamak iken, tam yargı davası zarara uğramış kişilerin haklarını geri kazanması ve yerine getirilmesi, aynı zamanda zararlarını tanzim etmelerini ve şuan ki durumun, eski mevcut duruma dönüştürülmesini kapsar. İptal davalarında, davaya konu menfaat ihlali iken, tam yargı davasın da ise, kişisel olarak bir hakkın ihlali yeterlidir. Bundan dolayı tam yargı davaları öznel(kişisel)dir.
Tam yargı davaları kendi aralarında üçe ayrılır.
- Tazminat davaları; Tam yargı davalarında en çok sıklıkla karşımıza çıkan dava türleridir. İdari işlem veya eylem yüzünden ortaya çıkan zararın giderilmesi için açılan davadır. Bu tür davalar da idare sadece mali açıdan sorumludur.
- İstirdat(geri alma) davaları; Bu tarz davalar, hakka ve hukuka aykırı olarak, idarenin yapmış olduğu bir işlem veya eylem karşısında aşırı yararlanması üzerine açılır. Yani, haklı bir neden olmadan, idarenin malvarlığına geçmiş olan mal ya da paranın geri istenmesi üzerine açılır. İdarenin matrah hesaplama hatası nedeniyle, fazla ödenen paralar veya önce öde sonra itiraz et gibi durumlar için açılabilecek davalar, bu tür dava kapsamına girer.
- İdari sözleşmelerden kaynaklanan davalar; Tahkim yolu öngörülen imtiyaz sözleşmelerinden dolayı uyuşmazlıklar hariç olmak üzere, kamu hizmet çeşitlerinden birinin işletilmesi ve yürütülmesi için yapılacak idari sözleşmeler yüzünden çıkacak olan anlaşmazlıklara karşı, taraflar arasında açılabilecek olan dava türüdür. Bu sözleşmelerde amaç, kamu yararını sağlamaktır.
İdari sözleşmeler arasında, emanet usulü, müşterek emanet usulü, ruhsat usulü, imtiyaz usulü ve iltizam usulü olarak yapılan kamu hizmetlerini gördürme şekillerinin yanında, yap-işlet ve yap-işlet-devlet gibi gördürülme usullerine bağlı olan çok çeşitli idari sözleşmeler de vardır. Bu sözleşmeler de, idarenin tek taraflı değişiklik yapma, tek yanlı fesih ve denetim-yaptırım uygulama yetkisi vardır. İdare, tek yanlı olarak imtiyaz sözleşmelerini, kamu yararı gerekçesiyle iptal etse bile, raçhat hakkı dolayısıyla, imtiyaz sahibinin zararını ödemekle yükümlüdür. Danıştay, bu sözleşmeler üzerinde sadece görüş bildirme hakkına sahiptir.