Gerçeküstücülük nedir?
Gerçeküstücülük ya da sürrealizm adı verilmiş olan bu akım 20. asrın başlarında Avrupa’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır.
Birinci Dünya Savaşı’nın sebep olduğu yıkım karşısında dehşete kapılmış olan bazı şair ve ressamlar, akılcı tutuma karşılık tavır alarak bilinçdışının düşsel dünyasına yönelmişlerdir. 1924 yılında yayımlamış oldukları Gerçeküstücülük Bildirgesi’nde aklın denetimi olmadan ve ahlak gibi engelleri hiçe sayarak düşüncenin ortaya konmasını savunmuşlardır. Yapıtlarında nesneleri alışılmamış biçimlerde betimleyen Gerçeküstücü sanatçılar çoğunlukla düşlerin gizli dünyasını dile getirmeye çalışmışlardır. Bazen de nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkartarak şaşırtıcı düşsel bir ortama taşımışlardır.
Gerçeküstücülük akımının kurucusu olarak kabul edilmekte olan Fransız şair Andre Breton hastalarına psikanaliz yöntemini uygulayan Sigmund Freud’dan büyük ölçüde etkilenerek şiirlerinde alışılagelmiş dışında mantığa uygun bir sıra izlemeyen sözcükler ve düşsel imgeler kullanmıştır. Gerçeküstücülük akımının gelişmesinde 1910’larda ortaya çıkmış olan soyut ve bütün kuralları reddeden Dadacılık akımının yanı sıra Hieronymus Bosch ve Francisco Goya gibi daha eski dönemlerin ressamlarının da etkisi olduğu görülmektedir. Gerçeküstücü ressamlar insanların ruhsal durumlarını ve davranışlarını mantık, akıl, töre, din ve toplumsal baskılardan özgür kılarak tuvale yansıtmışlardır. Daha önce Almanya’da bir genel tuvalette açmış olduğu sergi ile olay yaratan Max Ernst 1922 yılında Paris’e yerleşmiştir. Kolaj adı verilmiş olan yapıştırma tekniği ile resimler yapıyormuş.
Fransa’nın başkenti Paris’te Paul Eluard, Louis Aragon gibi yazarların bulunduğu bir gruba katılmıştır. Bu grupta bulunan arkadaşlarını “Dostların Buluşması” adı verilen tabloda , Dostoyevski ve Raffaello ile yan yana çizmiştir.
Gerçeküstücülük akımının yani sürrealizmin Belçika’daki en önemli temsilcisi olan Rene Magritte akıl ile akış dışı arasındaki çizgiyi yok sayan özgün resimler yapmıştır. Bacakları kadın, üstü balık bir deniz kızı , kartal tepeli bir buzul, eğik Pisa Kulesi’ni destekleyen bir kuş tüyü tablolarında yer almış olan ilgi çekici görüntülerdendir. 1920 yılından başlayarak Gerçeküstücüler ile ilişki kurmuş olan İspanyol ressam Joan Miro ( 1893-1983) beklenmedik biçimler ve renkler kullanmıştır.
Resimlerinde yer almakta olan kadın , yıldız, kuş gibi kendine has biçimlere sahip motifler ile çocuksu bir dünya kurmuş olduğu görülmektedir. Gerçeküstücülük akımı ile nerede ise özdeşleşmiş olan Salvador Dali’nin (1904 – 1989) anılarından ve düşlerinden esinlenerek yapmış olduğu resimlerinde eriyip akan saatler, gövdelerinde çekmeceler taşıyan insanlar, boşlukta uçan eşyalar yer almaktadır. Bu akımın sinema dalındaki en önemli temsilcisi Luis Bunuel’dir.
Gerçeküstücülük hiçbir ortak kuram ya da birlik olmaksızın sanatçıların bireysel tavırları doğrultusunda kendi kendine gelişmiş olan bir sanat akımı olmuştur. Birçok şair ve ressam tarafından kabul gören en önemli sanat akımlarından biri olduğu söylenebilir.