Gevheri kimdir?
Tez Gel
Kıyamet haşre dek gözlerim seni
Bu hasta gönlümün dermanı tez gel
Yad ellerde garip eyleme beni
Eğlenme hubların sultanı tez gel
Yoluna vermişim can ile teni
İnkarım yok durur sevmişim seni
Lütfünle şad eyle ağlatma beni
Eğlenme dertlerin dermanı tez gel
Murg-ı dil per açıp hava eyledi
Bülbüller gülşende neva eyledi
Ayrılık tellalı nida eyledi
Göçmenden muhabbet kervanı tez gel
Gevheri der sabra kalmadı takat
Yok mudur imanın ey servi kamet
Kafir nesli misin fitne-i afet
Var ise göğsünün imanı tez gel
Gibi birçok şiir kaleme almış olan Gevheri’nin hayatı hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. 17. Yüzyılın ikini yarısı ile 18. Yüzyılın ilk yarısı arasında yaşamıştır. Kırımlı, İstanbullu veya devşirme olduğu yolunda çeşitli tahminler vardır. Aruz ve hece ölçüsü ile şiirler kaleme almış olan ünlü şairin önceleri asıl adının “Mustafa” olduğu sanılırken, daha sonradan bir şiirindeki “Bir kemter kulundur Garip Mehemmed” dizesinden adının “Mustafa” değil. “Mehmed” olduğu iddia edilmiştir. 1700 yılında ölen ozan ve hattat Bahri Paşa’nın divan kâtipliğini yaptığı bilinmektedir. Onun, İstanbul ve Bursa’daki divan katipliklerini, imparatorluğun diğer büyük bölgelerinde kısa aralıklarla yürüttüğüne bakılırsa medrese tahsili görmüş olduğu anlaşılmaktadır. Aruz ile yazdığı şiirlerindeki söyleyiş de bunun diğer bir kanıtıdır. Şiirlerindeki edadan, dili ve divan manzumlarının kolay bir şekilde kullanmasından çıkarılan sonuç; son derece iyi bir öğrenim görerek yüksek zümre katlarına yaklaştığı, adını kent çevrelerinde yaymayı başardığıdır.
Aruz ile yazdığı şiirlerinde başta Fuzuli olmak üzere birçok klasik şairlerimizin etkisi açıkça görülmektedir. Yüzyılın başlıca şahıslarından biri olmasında, belki de, aruz veznini hece vezni kadar başarılı bir şekilde kullanan nadir şairlerden biri olmasın da rolü vardır.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın II. Viyana kuşatması üzerine söylediği şiirler, Gevheri’nin bu savaşa katıldığını göstermese de dönemin olaylarıyla ilgili bilgisi olduğuna göstermektedir. Osmanlı devletinin birçok bölgesini gezdiği bilinmektedir. Şiirlerinden bir yandan Şam’a ve Arabistan’a gittiği; bir yandan Rumeli sınır boylarında bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bir çok eski eserde ondan bahsedilmesi şiirlerinin tanındığını ve sevildiğini göstermektedir. Müzikle son derece yakından ilgilenmiştir. Şiirlerinde pek çok makam kullanmıştır. Bazı şiirleri başkaları tarafından bestelenen Gevheri’nin kendi adıyla bilinen bir de makam vardır.
Eserleri klasik edebiyatın açık etki izlerini taşımaktadır. Aruzla yazdığı eserlerde bunu doğal görsek bile heceli şiirlerinde de aynı terkipli ve dolaşık dili, mazmun kalıpçılığını devam ettirişi, şehir aşıklarının melez yaratılarının belli işaretidir. Yine de saz şiirinin af ve özgün buluşlarını taşıyan bazı şiirleri ile 17. yüzyılın en önde gelen saz şairleri arasında gösterilir. Halk şiirinin şehirli şiiri olmasında etkili olmuştur. Ayrıca sade Türkçeyle söylenmiş şiir anlayışında da etkisi görülmektedir.
İstanbul’da bir süre yaşamış olması da gerekmektedir. Ölümünün 1737’den sonra ölmüş olabileceği tahmin edilmektedir.
Bazı şiirleri
1. Beyaz Göğsün Bana Karşı
2. Bir Elâ Gözlüden Şikayetim Var
3. Bizden Selam Olsun Gül Yüzlü Yare
4. Bugün Ben Bir Bağa Girdim
5. Bugün Ben Bir Güzel Gördüm
6. Bülbül Ne Yatarsın Yaz Bahar Oldu
7. Dağlara Gel (Ozan Erhan Çerkezoğlu ve Grup Yorum Seslendirmiştir)
8. Dila Gör Bu Cihan İçre
9. Ey Benim Nazlı Cananım
10. Ey Peri Cihana Sen Gibi Dilber
11. Garip Turna Bizi Senden Sorana
12. Hey Ağalar Bir Sevdaya Uğradım
13. Hey Ağalar Zaman Azdı
14. Mecnun’a Dönmüşüm Bilmem Gezdiğim
15. Sözün Bilmez Bazı Nadan Elinden
16. Şunda Bir Dilbere Gönül Düşürdüm
17. Bulunmaz