Gizli şeker nedir?
Şeker hastalığının gün geçtikçe toplumda daha fazla görülmeye başlaması ve daha erken yaşlardaki kişileri etkisi altına almaya başlaması nedeniyle, üzerinde önemle durulması gereken bir hastalıktır. Diyabet tanısının yapılıncaya kadar bazı bireylerde çok uzun süren gizli şeker adı verilen pre diyabet adlı bir süreç yaşanabilir. Bu süreç kişilerin normal sağlıklı insanlara göre kalp hastalıkları riskinin artış gösterdiği bir dönemdir. Hastaların bir bölümünde açlık kan şekeri yükselme gösterirken, bir bölümünde tokluk kan şekerinde yükselme olur. Bazı hastaların ise, yemek yedikçe kan şekeri düşmesi yani reaktif hipoglisemi adı verilen durum gelişir. Bu etkiler insülin hormonunun etkisiz kalması, pankreasın alfa hücrelerinden glukagon hormonunun yeterince salgılanmamasından ve bağırsaklardan salgılanmış olan bazı hormonların dengesizliğinden kaynaklanır. Sonuç olarak pankreasta insülini üreten beta hücrelerinde azalma meydana gelir ve kişide şeker hastalığı ortaya çıkmaktadır. Burada etkili olan faktörlerin içinde genetik etkenler ve çevresel etkiler gelir. Açlık kan şekeri değeri yüksek olan kişilerde genetik etkenlerin yani ailede yakın akrabalarda şeker hastalığının olması, sigara içilmesi ve erkek olmak önemli sayılırken, tokluk kan şekerindeki yükseklik halinde sağlıksız beslenme düzeni, hareketsiz bir yaşam tarzı ve kısa boylu olma gibi etkenlerde önemli olmaktadır. Ancak bireylerde insülin direncinin, fazla kilonun ve ailede şeker hastalığının olması çok önemlidir. Bunlar kişilerdeki gizli şeker hastalığını gösterecek belirtilerdir.
Gizli şeker belirtileri nelerdir?
Şeker hastalığında erken dönem olarak kabul edilen bu sürede bazı belirtiler oluşur. Bunların içinde en önemli sayılan kan şekeri değerinde meydana gelen düşüş yüzünden oluşan hipoglisemik belirtiler arasındadır. Yemekten sonra belirgin şekilde yorgunluk halinin olması, açlık ataklarının hissedilmesi, ağır yemeklerin tüketilmesinden sonra gelen uyuklama hali, bitkinlik ve terleme gibi etkiler, tatlı yeme isteğinin olması, baş ve boyun bölgesindeki belirgin şekilde terleme, anlamsız öfke ataklarının olması, ani parlamalar görülebilir. Bunun dışında sıkça olan enfeksiyonlar, sinirlilik hali gibi belirtilerde en fazla görülenler arasında yer alır. Kişilerin kendisini halsiz ve yorgun hissettiğinde, kilo alması durumunda, gizli şeker ve insülin direnci olduğu dikkate alınmalıdır. Akşam yemeğinden sonra 8 saatlik açlıktan sonra bakılan kan şekeri değeri 100 mg/dl ile 126 mg/dl arasında olan kişiler gizli şeker hastası olabilir. Bu kişilerde yapılan şeker yükleme testi OGTT ve HbA1 testi sayesinde, bu konuya kesin tanı konulmasını sağlanabilir. Yaşı 45’ten fazla olan ve fazla kilosu olan kişilere gizli şeker değerlendirmesi açısından test yaptırılması tavsiye edilmektedir.45 yaşından daha genç olan erişkinlere ve fazla kilolu olan kişilere de şeker hastalığı ve gizli şeker değerlendirilmesinin yapılması gerekir.
HDL kolesterol düzeyi düşük olan, yüksek tansiyon hastaları, trigliserit değeri yüksek olanlar, ailesinde şeker hastalığı bulunanlar, gebelik şekeri yani gestasyonel diyabet teşhisi konanlar, 4,5 kg üstünde bebek doğurmuş olan kadınlar bu konuda daha dikkatli olmalıdır. Kişiler gizli şekerinin olduğunu bildiğinde, Tip 2 diyabet hastalığını önleyecek tedbirlerin zamanında alınması sağlanabilir. Fazla kilolarını veren, fiziksel aktivitesini arttıran ve kendi yaşam tarzında olumlu değişiklikler yapan gizli şeker hastalarında % 58 oranında Tip 2 diyabet hastalığının oluşması önlenebilmektedir. Buna uygun şekilde beslenme uygulama, düzenli egzersiz programı yapılması sayesinde gizli şekerden şeker hastalığına geçiş geciktirilir ya da oluşması önlenebilir.