Göz tembelliği nedir?
Göz tembelliği hastalığı “erken yaşta alınan” tedbirler ile önlenebilen ancak ne yazık ki 8-9 yaş aralığından sonra uygulanan tedavi ile olumlu sonuç alınma ihtimali son derece düşen bir görme kusurudur. Anne karnında başlayan ve bilim insanları dahi şaşırtan gözün gelişimi, bebeğin dünyaya gelmesi ile birlikte gelişim sürecini sürdürür. Zira beyin ile göz arasındaki koordinasyon, göz kullanıldıkça gelişir ve bu da görme potansiyelinin artmasına neden olur. Her insanın ayrı bir fizyolojik yapıya sahip olduğu bir gerçek olsa da, genel olarak insanın göz gelişimi 8-9 yaşlarına kadar devam eder ve bu süreç sonrasında gözler tam gelişimine erişmiş olur. Ancak bazı kişilerde her iki göz de aynı süre kullanılmasına rağmen bir gözün gelişimi diğerinden eksik kalır. Bu durumda bir gözün görme kapasitesi diğerinin altına kalır ki, bu da tıp literatüründe “göz tembelliği” denen durumun ortaya çıkmasına neden olur.
Fark edilmesi için muhakkak hekim kontrolü gereken bir sorun olan göz tembelliği, ilerleyen yaşlardan itibaren çok kapsamlı sorunlar gelişmesine neden olabilir. Göz tembelliğinin fark edilememesinin en büyük nedeni, genellikle 4 yaşına kadar çocuklarda herhangi bir sorunun ortaya çıkmayışıdır. Bu aşamada doğum sonrasında bebeğin “düzenli olarak” göz muayenesine götürülmesinin önemi de ortaya çıkmaktadır. Her iki gözünde normal olarak görmesine mani olan her durum, göz tembelliği hastalığının gelişmesine neden olabilmektedir. Özellikle yakın akrabalarında göz tembelliği olan çocukların erken yaşlardan itibaren düzenli periyotlar ile göz hekimine götürülmesi gerekir. Kalıtsal nedenler, göz tembelliği hastalığının gelişiminde büyük rol oynamaktadır.
Genel olarak göz tembelliğine neden olan durumlar; şaşılık, kırma bozuklukları ve göz dokularındaki sorunlardır. Göz tembelliğinin 4 yaş öncesi çocuklarda fark edilmesi hekim için dahi zordur. Bir gözün kapatılması ile gerçekleşen muayenede, tek gözle gören çocuğun hareketlere verdiği tepki ölçülür. Gözlerde şaşılık yani herhangi bir kayma olup olmadığının tespit edilmesi de oldukça önemlidir. Ayrıca her iki gözün ışığı kırma değerinin ölçülmesi, gözlerden birinde görme kusuru olup olmadığının fark edilmesi açısından da büyük önem arz eder. Göz tembelliğinin tedavisi ise aslında oldukça basit bir esas dayanmaktadır; beynin kusurlu gözden görmeye teşvik edilmesi.
Tembel göz olarak nitelendirilen kusurlu gören gözün kullanılması, beynin sadece bu gözden görüntü alması sebebiyle sorunun aşamalı olarak ortadan kalkmasını sağlar. Görme kusuru olmayan yani bir başka değişle sağlam gözün kapatılması ve günün belirli saatlerinde çocuğun sadece kusurlu gözünü kullanması, göz tembelliği tedavisinin esasını oluşturmaktadır. Ancak göz kayması olması gibi bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekebileceği gibi, bazen hekim tarafından ilaç tedavisi de gerekli görülebilmektedir.