Gramofon nedir?
Patenti Alman asıllı bir Amerikalı olan Emile Berliner’e ait olan gramofon, sesleri tel, plak veya bant üzerine kaydedip dinleten bir cihazdır.
Gramofonun öncülü Edison’un buluşu olan fonograftır. 1877 yılında keşfedilen ve kaydetme, dinleme şeklinde iki ayrı sistemi olan fonograflar, bir diyafram, iğne ve iğnenin üzerinde gezdiği kalay yaprağı kullanılarak yapılmış cihazlardı.
Gramofon, fonografın keşfinden 4 yıl sonra Alexander Graham Bell ve arkadaşlarının balmumu kullanarak geliştirdikleri makinenin adı olmuştur. İlk başlarda balmumu kaplı bir silindirin kullanılmasıyla çalışan cihazda sonraları silindir tümüyle balmumundan yapılmaya başlanmıştır.
Alman asıllı Amerikalı Berliner, Graham Bell’in kullandığı silindir disk üzerinde çalışarak kaydetme sistemini geliştirmiş ve plak üzerindeki çizintilerin yanlanmasına olmasını sağlamıştır.
Gramofonun patentini 1887 yılında alan Berliner, ilk fabrika üretimini gerçekleştirmek için 1898 yılına kadar beklemiş ve üretimi de Almanya’nın Hannover kentinde yapmıştır.
Berliner üretime geçene kadar gramofonu çeşitli açılardan geliştirmiş ve fonografla olan mücadelesinde rekabet üstünlüğü elde etmiştir. Berliner’in çabalarıyla gramofonun öne geçmesini sağlayan en belirgin etken sadece bir plağa kayıt yapabilme sorununun aşılarak kopyalanabilen plaklar yapılmış olmasıdır.
Gramofon sanayisinin temellerini atan Berliner çok sayıda çoğaltılma ve evlere müziği kolayca taşıma avantajlarıyla pazarladığı gramofonla fonografı yok edecek kadar güçlü bir pazar oluşturmuştur.
Berliner’in katkılarından önceki dönemde diyafram, kaydedici iğne, ses kaydedilen plak ve bir borudan meydana gelen gramofonlarda ses kaydı yapılacağı zaman diyafram titreşerek kaydedici iğneyi harekete geçiriyor, iğne, plak üzerinde çeşitli hareketler yaparak plağı çiziyor ve meydana gelen ses dalgaları ucu çiçek gibi açılmış bir boru aracılığıyla ortama yayılıyor ve duyulacak hale getiriliyordu.
20. yüzyıldaki teknolojik gelişmelerle birlikte büyük değişime uğrayan gramofonlar elektrik motoru ile çalışmaya başlayınca eskiden gramofonu çalıştırmak için kullanılan kollar yok olmuştur. Elektrik motoru ile çalışan yeni dönem gramofonların en büyük artısı aynı plağa çok sayıda kayıt yapabilme ve ses kayıtlarını istenen hızda dinleyebilme fırsatlarını sunmuş olmasıdır.
Dünyada gramofonun yarattığı en büyük yıldız Enrico Caruso, bizde ise Tamburi Cemil Bey olmuştur.
Cumhuriyet döneminde oldukça yaygın bir hâl alan gramofon ve plaklar Mustafa Kemal Atatürk’ün de ilgisini çekmekteydi.
Atatürk’ün yanında on iki yıl garsonluk yapan Cemal Granda’nın anılarından küçük bir kısma yer vererek; gramofonla ilgili bu yazımızı Atatürk’ü anarak bitirelim isteriz.
Cemal Granda şöyle anlatıyor: “Yalnız gramofon dinliyor ve düşünüyordu. Biraz önce burasını neşeye boğan misafirler, yiyip içmişler, birer ikişer başlarını alıp çekilip gitmişlerdi. Hepsinin evinde bir bekleyeni vardı. Çoluğu, çocuğu, eşi, anası, babası… Atatürk ise sadece düşünceleriyle başbaşaydı.