Gulyabani nedir?

gulyabaniGulyabani ya da orijinal söylenişi ile Gul-i Beyabani, Anadolu kültüründe yer alan, yolculara, gezginlere ve yalnızlara saldıran, korkunç bir canavar tasavvurudur.

Kocaman cüsseli, sarı-kırmızı kıllı, pis kokulu, eli asalı bu hayali canavar, gündüzleri mezarda durur. Akşama doğru mezardan çıkan Gulyabani ıssız çöllerde ya da dağ yamaçlarında pusu kurup, kurbanını bekler.  Avcılar, yolcular, vb. oradan geçen ilk kurbanına güreş yapmayı teklif eder, kaybederse gitmelerine izin verir, ancak kazanırsa ölümlerine sebebiyet verecek saldırılarına başlar. Gulyabani, farklı isimlerle de anılmaktadır; Guleybani, Aleybani gibi.

Türk filmlerine de çoğu zaman konu edilen bu mitolojik korkunç canavar, çocuklara zarar vermez, onları sever. Hatta onları güldürmek için kılık değiştirip karşılarına çıkar.

Bu efsane Hüseyin Rahmi Gürpınar tarafından da  tiye alınarak, eğlenceli bir roman olarak aynı isimle edebiyat dünyasına kazandırılmıştır. 

Gulyabani adlı bu romanın özeti şu şekildedir:

Havai bir kız olan Munise ‘nin anne ve babası o daha çok küçükken ölmüşlerdir. Komşuların büyüttüğü Munise biriyle evlendirilir.  Ancak, Munise kocası ile anlaşamaz ve evini terk eder.  Ayşe Hanım adındaki annesinin arkadaşı olan bir kadın Munise’yi alır ve onu çalışabileceği namuslu bir eve götüreceğini söyleyerek onu alır götürür.  Bu evde ne görürse görsün kimseye anlatmaması gerektiğini de ekler. Ayşe Hanım, Munise’yi o evde bırakır döner. Köşk perilidir. Her akşam odalara gelip giden periler gürültü yaparlar. Munise çok korkar. Gelip giden periler içinde en korkuncu ise Gulyabani’dir. Ancak, perilerden birinin yüzü çok güzeldir.  Adı Hasan olan bu peri, Munise’nin hoşuna gider, ama ona ve güzel sözlerine inanıp, güvenemez.  Hasan aslında bir peri değildir, onun inandırır ve hatta köşkte hiçbir perinin gerçek olmadığını, köy halkını korkutup kandırmak için bu oyunu oynayan insanlar olduklarını açıklar. Sonuç olarak Hasan ve Munise evlenir ve çok mutlu olurlar.”

Bir Cevap Yazın